Andırın Adı Konmamış Gücü
Deneme
Ahmet NARİNOĞLU
ANDIRIN ADI KONMAMIŞ GÜCÜ
Biz Andırınlılar hep şöyle düşünürüz.
“Memleketimizde sanayi yok. Önemli yeraltı zenginliği yok. Ormana dayalı sanayi kurulamadı. Tarım alanları yetersiz, susuz. Ulaşımımız zayıf. Dışarıda sanayicimiz, işadamımız çok az. Politikada sahipsiz kalıyoruz.”
Bu düşünce tarzı bizi memleketimizin sahipsiz olduğuna oradan da, adam olamayacağımıza kadar götürür. Bu görüş memleketimizin gelişemeyeceğini, üretimin yetmeyeceği, göçün devam edeceğini kabul eder.
Karamsar görüş sahipleri Andırın’ın kaynaklarına, insanlarına dayalı gelişme benimsemedikleri için hep dışarıdan kurtarıcı beklerler. “Dışardan gelsinler Andırın’a hizmet etsinler. Dışarıdan kaynaklar aktarılsın. Yoksa Andırın gelişemez. Onun için yapılan çabalar boşa” derler. Bu görüşün en tehlikeli yanı, içlerinden birileri çıkıp ta hizmet etmeye başlayınca, arkasında durmamak veya destek olmamaktır. Yalnız bırakmaktır. Ne çare ki örneklerine tanık oluyoruz.
Bu görüşe katılacak mıyız? Katılmıyorsak Andırının gelişeceğini savunuyorsak elimizde hangi deliller var.
İyimser diyeceğimiz görüş aslında objektif, tarafsız bakar. Bu görüş Andırının kaynakları, potansiyelleri, insan ve toplum gücü, coğrafi konumu, doğal yapısının farkındadır. Andırının içinde dinamik güç olduğunu kabul eder. Andırının kapasitesinin dolduğunu artık, kabuğunun kırması gerektiğine inanır. Öncelikle Andırın okumuş eğitimli, kariyer, iş ve meslek sahibi olmuş inanlarına güvenir. Asıl hareketin bunların birlik ve beraberlik içinde organize olarak bir araya gelmesiyle başlayacağını görür.
Zaten problem de son kırk yıldır Andırın dışına dağılmış ama kopmamış insan gücünün yeniden derlenip toparlanmasında yatıyor. Zamanda giderek daralıyor. Andırın dışına taşmış insanlar üçüncü kuşak olmaya başladılar. Dışarıdaki insanlar ya Andırın’a yeniden yönelecekler veya kopacaklar. Böylesi bir tehlike mevcut. Bunun tek yolu güçlü iletişim kurmak, memleketle bağını koparmamak, kendine düşeni yapmak, hemşeri örgütlenmesi içine katılmak.
Coğrafi konumu, bozulmamış doğal yarısı, bitki örtüsü, güzellikleri Andırın’a sunulmuş bir nimettir. Bu nimeti içinde yaşayanlar bıkmamalı. Aksine dört elle sarılmalı. Kıymetini kadrini bilmeliler. Anadolunun değişik yörelerinden göçler göstermiştir ki, bir yörenin insanı göçerken, geride kalan tabiat bozuluyor, tahrip oluyor, yaşatılamıyor. Tabiatta kendini koruyan, seven insan istiyor. Tabiat insansız ya vahşileşir, ya ölür. Andırın zengin bir kültür birikimine sahiptir. Her yerde kültürel değerler erezyonu varken, Andırın’da daha az yaşanıyor. Kültürlerini korumak için kaynak harcayanları görünce; Andırın’da doğal, sade yaşamak zenginliğe dönüşüyor.
Andırın, insanıyla, doğasıyla, yaşam şekliyle, toplumuyla bakınca, güven duyacağımız manzara sergiliyor. Şimdi Andırında, Andırın dışında yaşayıp ta memleketinin güçlerini fark etmeyenlere hatırlatma yapabiliriz. Bakın bunlara itirazınız var mı?
- Doğal ve sade hayatı bozulmamış doğa ve çevre
- Yaşattığımız ve yaşadığımız kültür ve değerler
- Hoşgörüye dayanan toplum kültürü
- Okumuş, eğitimli, iş ve meslek sahibi nüfus
- Doğal Kaynaklar
- Zengin ormanlar
- Coğrafi konum
- Çukurova coğrafyası
- Verimli topraklar
- Yaylacılık
- Akdeniz iklimi
Bunlar Andırın’ın kendi gücüdür. Bu güçleri harekete geçirmek yine, kendi elimizde.
Öte yandan kendimize dönüp özeleştiri yapmalıyız. O zaman daha gerçekçi hareket ederiz. Çoğu ilçelerin yaptıklarını bizler yapmadık. Mesela;
- Dışarıda kazanıp ilçede yatırım yapmadık.
- Okuyup memleketine geri dönmedik.
- Emekli olup memleketimize geri dönmedik.
- Her yaz mevsimi memleketimize gidemedik.
- Dışarıda köylere kadar dernekler kurup bir arada olamadık.
- Ticaret, sermaye ortaklıkları kuramadık.
- Birbirimizle iletişim kurmakta yetersiz kaldık.
- Memleketimizin sorunlarına eğilemedik.
Bugün bu ve benzeri konuları tartışıyoruz. Andırın orda biz burada bekleyiş dönemi
sona erdi. Her yerde hemşeriler platform düzlemiyle harekete geçiyorlar. Yönümüzü Andırın’a çevirdik. Semeresi kat kat gelecektir. Gelmeye başladı bile.