Arzuhalci

Hikaye

Davut KAYA

ARZUHALCİ

Taştan yapılı Hükümet konağının önünde, binayla bitişik kaldırıma göz gezdiriyordu. Kaldırım bomboştu. Sabahın erken saatleri kimseler yok. Tek tük gelenler oldu. Sonra gelenler kaldırıma bir elinde kocaman tahta çantası öteki elinde tabure ile geldi. Sağa sola baktı. Çantayı açtı içindekini çantanın üzerine koydu. Tabureye oturdu. Öteki geldi. Tahta sandalye, önüne küçücük tahta masa koydu. Daktiloyu masanın üzerine ileri geri ayarlayarak yerleştirdi. Ötekide geldi. Taburemi önüne tablası üstünde daktilo oda sıraya girdi. Aralarında mesafe vardı.

Bunlardan biri olmalı, şükür geldiler dedi hafifçe. Yolda geçene hemen sordu ürkekçe hafifçe

-Şu adamlar ne iş yapar?

-Şey dilekçe yazar.

-Ha anladım

-Anlayacağın yazıcı

Aradığı kişiyi sordu. Şunlara sorsana diyerek uzaklaştı. Usulca yaklaştı oturana

-Geldi mi?

-Kim?

-Arzuhalci

-Adı nedir?

-Bilmiyorum

-Nasıl biri?

-Orta yaşlı, hafif kambur, zayıf gözlüklü

-Kel mi?

-Şapkası vardı göremedim

-Tanıyor musun?

-Yook. Burada ki arzuhalciler hep birbirine benzerde

-Nasıl yani

-Hepsi de yaşlı

-Hepsi de kel

-Hepsi de gözlüklü

-Hepsi de zayıfça

-Neden acaba?

-Allah Allah ne bileyim ben. Hemşerim bekle, birazdan gelir.

Az sonra komşu berberin yırtık tahta panjurları gürültüler içinde açıldı. Yol kalabalıktı. Berber dükkanından küçük masa, küçük sandalye ve daktilo getirildi. Tarif edilen biri bir yere bunları koydu. Çekmeceden kartonu çıkardı. Bir değneğe geçirip arka duvara dayadı.

Hızlı arzuhalci.

Beş dakikada dilekçe yazılır. Yıldırım evlenme burada yapılır. Sokuldu. Selamlaştılar. Oturtmak istedi ama…

-Çök çök dedi.

-Birinci. Yak. Yak…

Sigaralarını birlikte yaktılar.

-Nasılsın iyi misin?

-Sağol. Sen nasılsın. Bizim iş şey yaniii…

-Sıkma canını bir şeyler yaparız.

-Canın sağolsun

-Kızın cüzdanını getirdin mi?

-Ha burada

-Tamam oldu işte

Kızı kaçmıştı, karakola gitti. Git dilekçe yaz dediler. Dilekçeyi arzuhalci yazar dediler. Arzuhalciler Hükümet konağının önünde olur dediler. Adam kıvranırken biri keskin bir arzuhalci tarif etti. Sabah erken git bul dedi. Keskin arzuhalci. İstidası adamı idama götürür. Başkasına gitme dedi tipini de tarif etti.

Bu arada biri ötekinin önüne dikilmişti. Dilekçe yazdırmak istiyor gibiydi.

-Buyur Hemşerim

-Dilekçeleri kaça yazıyorsun?

-Ne dilekçesi şikayet

-Parasına göre

-Nasıl yani?

-Parayı çok verirsen usturublu yazarız. Az verirsen eh şöyle böyle

-En son kaça olur?

-Kimi şikayet edeceksin?

-Bizim oğlanın müdürünü

-Kavga falan mı etmişler?

-Başka başka

-Hırsızlık. Rüşvet. Adam dövme. Evrak tahribi. Bunların ayrı ayrı fiyatları var.

Adam boynunu kaşıdı. Cebindeki parayı düşündü. Hepsini verse eve ekmek alamayacaktı. Cebinden çıkardığı yırtık iki beş binliği uzattı.

-İki beşlik yani

-Yandaki arzuhalcı “tarım kağıtları doldurulur “ tabelası asmıştı. Kadın erkek önüne dizildiler.

Öte yandakinde “Hızlı evlenme “ yazılıydı. Önü boştı. Onun yanındaki de  “Her türlü dikçe yazılır“ tabelası dayamıştı. Elinde bastonlu ileri yaşlı biri yanaştı.

-Hükümetten yardım alacağımda istida istediler dedi.

-Uzun mu olsun, kısa mı dedi.

-Sağlam olsun, kavi olsun dedi.

Yanıma çökertti. Bastona dayalı adamın hayat hikayesinden iki sayfa gözlüğün üstünden baka baka tuşlara tek tek vura vura yazdı. Sağ baş parmağını önce ıstampaya  sonra kağıda avucunun içine alıp bastırdı. İkiye katladı eline verdi. Daireyi de tarif etti. Nice sonra adam Hükümete hayıflanmadı da hayıflandı. Aldığı para ancak arzuhalcıya yetmişti. Kazaya gelmesi, masrafı da cabası.

Arzuhalcı, gelene hararetle anlatıyordu. Arazi kayıtları, tapular olmadan bankadan para çekemezsin. Komşulardan tapu al. Özel idarelerden emlak kaydı al, milli emlaktan ecri misil kağıtları bul. Hepsini al gel sana traktörü çekeriz. Alimallah ne kadar çok kağıt koyarsak dosyaya o kadar kolay olur bu iş. Adam anlıyor gibi başını sallıyordu.

Müddeime istida vereceğim dedi biri. Baş efendi buraya yolladı. Emekli mahkeme katibi varmış şu dediler. Yaklaştı derdini anlatmaya başladı. Kelimeleri hızlıca sıralıyorken kel emekli katip tamam tamam biliyorum dedi. Adam nerden dedi. Elini sallayarak senin gibi elimizden dünde kaç tane …. Adam sustu. Yazılana boyun eğdi. Adliyeye, hükümet konağına girdi.

Buralarda derler ki; her kulun bir derdi var. Her kulun Devletle işi var. Her kul ile Devlet arasında arzuhalciler var. Arzuhalcılar adamı ipe de götürür, ipten de alır. Borçlu da çıkarır alacaklı da. Öldürür de, diriltir de.