Turna Türküsü

Bir Türkü Bir Hikâye

Duran GÖK

TURNA TÜRKÜSÜ

Gurbet yükü omuzlarına çökmüş, sıla özlemiyle memlekete bakarken gökte uçan turnayı görünce “allı turnam ne gezersin havada” der.

Aldı allı turna; “kanadım kırıldı kaldım burada” deyince diyalog sürer gider. Âşık alır turna alır sözler türküye döner. Her gurbet sancısı çekenin türküsü olur.

Böylesi bir kanadı kırık turnanın hikâyesi akgümüş(burdur) ovasında yaşanır. Anadolu kültüründe çaresiz kalmış, yakınlarını kaybetmiş, biçare hale düşmüş insanların halleri. Kolum kanadım kırıldı. Bellerim kırıldı sözleriyle anlatılır.

Kanadı kırılan turnalar ya avcı vurmuş yaralanmış veya eşini kaybetmiştir. Kanadı kırılan turna yaralı turnadır. Akgümüş ovasında eşi zalim avcılar tarafından vurulduğu için kanadı kırık yaralıdır. Hikâyede bir av hikâyesidir.

Aslında geben, şişne, bunduk, karga çayırı kale boynu köylerinin yerleştiği ovaya geben ovası denir. Yamaçlarına kurulu köyler ovaya bakar. Ortasından kör sulu nehri geçer. Kör suluya bağlanan dağ yamaçlarından çıkan pınarların aktığı dereler vardır. Bahar gelince dereler taşar, ova baştan sona sulak alan olur. Göçmen kuşlara da yurtluk eder. Hele burduk ovasının şişne tarafında dağ dibinden çıkan eşli sular koca gölü besler. Göl sazlık, otluk, çiçeklerden geçilmez. Göçmen kuşlarda zurban halinde burada eğlenir, kalır. Yuva yapar. Eşlenir, yavruları olur. Sürü sürü.

Kuşların en asilleri de turnalar. Heybetiyle, uçuşuyla, yanık sesiyle hayret ettirir. Turnalar çift gezer. Turnalar eşli gezer. Erkeğin dişisine bağlılığı insanoğlunun diline düşer.

İşte koca gölde çeşit çeşit kuşlar yaşarken avlanmak için çayırlara, sular yerlere açılır, yayılırlar. Dere kenarına çayır başına av kazanı kuran avcılarda boş durmak. Savunma hakkı vermeden menzile giren kuşlara saçma yağdırırlar.

Geben ovasında her kuşa mermi atıldığı halde o güne kadar turnalara silah sıkıldığı görülmemiş duyulmamış. Çünkü turnalar kuşların sahıdır. İnsanı cezp eder elini ayağını bağlar. Hele insanın dertleştiği, uğruna türküler yakılan turnalara hiç silah doğrultulmaz.

Gel gör ki bunduk ovasında çayır başında av kazanında pusu kurup kuş bekleyen öyle bir zalim avcı var ki! Gördüğü kuşa acımadan tüfek sıkar. Kader bu ya menzile bir çift turna düşer.

Bir çift turna yani eşli turna süzülür çayına konar. Yayılırken zalim avcı tetiğe basar. Kader allı turnayı eşinden ayırır. Erkek turnayı gören dişisi yaradılışında ne çırpınma, sızlanma, acıma, feryat varsa yapar. Kanat çırpar, yanar, ötüşür.

Zalim avcı avlusundan çıkar, çayırlar tepeleye tepeleye yerde cansız bedeni yatan turnayı bacaklarından tutarak omuzlar, köyün yolunu tutar. Bunu korkarak kaçan uzaktan izleyen dişi turna gökte acıyla süzüle süzüle avcıyı takip eder. Köyün üstünde döner durur.

Gece olur öyle. Gündüz olur öyle. Eşini kaybeden allı turna yanık sesiyle köyün üstünde döne döne eşini arar. Döne döne yanar. Sesi duyan köylüler gökyüzünde çırpınan turnaya yanarlar, sızlaşırlar.

Derler ki; o günden beri turnalar geben ovanına, koca göle uğramaz olmuşlar. Köylülerinde her uçan, uçarken öten kuş duyduklarında zalim avcının vurduğu, eşine yanan allı turnanın sesine benzetir de acıştıkları, sızlaştıkları söylenir.

Zalim avcıya gelince… Köy kınadı da kınadı. Köyde duramadı. Gurbete gittiği, yurdu yuvası bozulduğu, perme perişan olduğu duyuldu. Bir daha haber alınamadı.

Vurulan allı turnanın hikâyesi bir şiir olur, bir türkü olur dillerde destan olur, söylenir durur.

Turnalar

Katar gelir kafkas elinden

Süzülür meyremçil belinden

Koku verir poyraz yelinden

Nereye yolunuz turnalar

Turnalar gelir yekûn yekûn

Sökülün turnalar sökülün

İnin koca göle dökülün

Eğlenin yurdunuz turnalar

Turna derler kuşların hası

Konargöçer nerde yuvası

Başucunda tarağı tası

Bölük bölük gelir turnalar

Uçuşur ötüşür söyleşir

Süzülür ovaya eyleşir

Buluşur eşleşir beyleşir

Dillenir şenlenir turnalar

 

Avlusuna yattı pusu kurdu

Durdu durdu gözünden vurdu

Kurtlar kuşlar acıdı durdu

Avcı alır vebali turnalar

 

Kanadı kırıldı neylesin

Eşsiz yarsız nasıl eylesin

Daha gayrı nere gidesin

Eşin yanardöner turnalar

 

Turnam ne suçun günahın var

Kime neyledin ne ahın var

Eşinden ayrıldın vahın var

Dağlar taşlar yanar turnalar

 

Eşinden ayrıldı yolu şaştı

Derdi gamı başından aştı

Yanık yanık öttü dolaştı

Nazlı yârin nerde turnalar

 

Düştü zalim avcı peşine

Yanık yanık öter eşine

Köy yedisinden yetmişine

Acışır sızlaşır turnalar

 

Turna eşin yok ki bulasın

Avcı efin tefin olasın

Köyde onmaz sızı kalasın

Duyanlar acışır turnalar