Seni Arar Elim Kolum

Şiir

Gökhan GÖK

SENİ ARAR ELİM KOLUM

Andırından çıktım yola

Buralarda verdim mola

Dönmek ister geri canım

Yem olmadan kuşa kurda

 

Çocukluğum sende kaldı

Özlemi sinemi yakar

Bakma gurbet gezdiğime

Bütün yollar sana çıkar

 

Gitmez gönlümden dağların

Her yolu sana bağlarım

Ceyhan gibi sessiz derin

Çağlar gözümden yaşlarım

 

Kalbim senle gövdem ırak

Hem yakınsın hem de uzak

Bu ne yaman çelişkidir

Ya al beni ya da bırak

 

Hangi yöne düşse yolum

Seni arar elim kolum

Gerçek vatan sensin bana

Cennet olsa sağım solum

 

Hem havandan hem suyundan

Besledin beni koynundan

Eğer seni unutursam

Assınlar beni boynumdan

 


40 Yıl İçin 40 Dörtlük’ten alıntı

Çukurova yatağımdır

Binboğalar yastığım

Cibinliğim gökyüzüdür

Geceleri astığım

 

Yazın damda yatardık

Yıldızların içinde

Horozla bir kalkardık

İşe güce vaktinde

 

Kaymak ne hoş olurdu

Karlı dağdan inişte

Karla pekmez yerdik biz

Dondurma odur işte

 

Çukurova Türk yurdu

Dağlarda gezer kurdu

Hain fransız burada

Ne aradı ne buldu

 

Kekik ardıç menengiç

Kokar ormanlarımız

Her bitki ilaç bize

Lokman hekim atamız

 

Akarcadan aşağı

Bükülerek yol gider

Vefalıdır toprağı

Ne ekersen o biter

 

Çok güzeldir her yeri

Yemyeşildir her baştan

Keklikler ötüşür breh

Dağlarında her taştan

 

Baş açık ayak çıplak

Sıtma grip çok olur

Dokturumuz tirşiktir

Nar ve pekmezde olur

 

 

Sevilen yaz çorbamız

Döğme aşı katıktır

Soframızda olmazsa

Kaşlarımız çatıktır

 

Alfabeye konmamış

Türkçemin ‘ng’  harfi

Ne diyonğuz derseniz

Tarihtedir tarifi

 

Doktoru doktur eder

Ahmet’e Ehmet deriz

Çevirir her sözcüğü

Öz Türkçeye şivemiz

 

Er buruşmuş yüzümüz

Pamuk ile çeltikten

Pek yufkadır içimiz

Hoşlanmayız sertlikten

 

Arkadaşa pek düşkün

Akrabaya küskün dür

Dargınlığı uzamaz

Uzarsa da üçgün dür

 

Yerde bir nimet bulsa

Öper yükseğe koyar

Misafiri yedikçe

Sanki kendisi doyar

 

Ülkemde onca sene

Kumpas tuzak kuruldu

Andırında bir kişi

Ne vurdu ne vuruldu

 

Bizde adet şöyledir

Ağlar gelin görümce

On gün herkes yas tutar

Köyde biri ölünce

 

Andırınlı hep okur

Olmaz bizden maraba

Harıl harıl üretir

Dağılarak tüm yurda

 

Çalışkandır insanı

Su çıkarır her taştan

Cumhurluğa layıktır

Çoluk çocuk her yaştan

 

Ne yol geldi ne de su

Gün görmedi Maraş tan

Adana ya sığındı

Usanınca savaştan

 

Bir bir boşaldı köyler

Bahçede güller soldu

Osmaniye Adana

Andırınlıyla doldu

 

Doğmadan kara şalvar

Dikilir üstümüze

Devlet baba bilinmez

Neden küsmüştür bize

 

Gökten üç elma düşse

Bize kısmet taş olur

El ele verir isek

Her taş birer taç olur