Yaşam Devam Ediyor: “ İkindiyazıları ” Yok *

Deneme

Harun KADIOĞLU

YAŞAM DEVAM EDİYOR: “İKİNDİYAZILARI” YOK *

 

 

Giriş niyetine:

Büyük Doğu, Serdengeçti, Hareket, Diriliş ve Edebiyat dergilerinin ağabeyliklerini tamamlayıp ortadan çekildikleri ya da ilk günlerindeki atılıma sahip ol-a-madıkları bir dönemde yayın hayatına başlar ve 80 ihtilalini ilk gençliğinde soluklamış, önlerindeki neslin savruluşunu, şaşkınlığını apaçık görmüş yeni bir neslin varlık dünyasında vücut bulur İkindi Yazıları. Az önce saydığımız dergilerdeki dünya algısından beslenen nesil için elzem bir ihtiyaçtır sesine ses katmak ve zor şartlar içinde İkindi Yazıları uzatır başını. Önceleri ancak merkezdeki kurumsal dergilerde ses verebilen, edebiyatın içinde yol bulan edebiyatçıların ilk defa bir taşra dergisinde yazarak edebiyatın merkezinde yer bulabildiklerini görürüz. Bu, İkindi Yazılarının hanesine büyük bir başarı olarak kaydedilebilir. Ne ki, taşra’yı aşıp dışlanmamayı başarabilmek pek ama pek az edebiyat dergisine nasip olmuştur yüz elli yıllık edebiyat neşriyatı tarihimizde.

Künye:

Dergi Adı : İKİNDİYAZILARI

Kurucu ve Sorumlu İsim : NEDİM ALİ (Mehmet Ali Zengin)

Yayınlanma Yeri : ANDIRIN / KAHRAMAN MARAŞ – SANAT MATBAASI

İlk Yayınlanış Tarihi : 23 NİSAN 1985 (Bir Yapraklık Sanat Sayfası)

Dergi Oluş Tarihi : HAZİRAN 1987 (57. Sayı)

Postscript Bölümünün Başlaması       : MART 1990 (Nedim Ali’nin Kısa Notlarını İçerir)

İki Aylık Çıkmaya Başlaması : OCAK 1993

Yayın Hayatının Sona Ermesi              : EKİM 1994 (131. Sayı)

 

Andırın Postası’nın içinde tek yapraklık sanat sayfası olarak 23 Nisan 1985 yılında edebiyat dünyamıza “merhaba” der İkindi Yazıları. Tek yapraklık gazeteye tek yapraklık bir sanat eki eklemek, hem de Andırın’da, ufkunun ötesine bakmaktır ve Nedim Ali mektuplarından anladığımız kadarıyla daha matbaayı kurmadan böyle bir düşe sahiptir. Güzel bir tabirle “salt bir edebiyat dergisi için matbaa kuran ilk insandır” o. Sadece nerede, ne yapacağına karar verememiştir ve tam bu noktada Kamil Aydoğan da el uzatır bu düşe; yürüyüş başlar. 1987’de müstakil bir sanat eki olarak yayınlanır ve 10 Ekim 94’e kadar bu şekilde büyüyerek, misyon olarak olmasa da biçim ve vizyon olarak değişir, yeni deneyimler gerçekleştirir. 131 sayı, on yıl yayınlanır İkindi Yazıları. Dile kolay da söylemesi, kaç ulusal menşeli dergimiz vardır 100 sayının üzerinde çıkabilen? Hele ki taşrada hem de böyle dolu dolu içeriği barındırarak bu kadar uzun süre yola devam etmek hiçbir dergiye nasip olmamıştır.

İkindi Yazıları bir sığınak, bir ortam buluşması, sessizce akan bir güzelliktir. Belki sarı sayfalarıydı bu sıcaklığı veren, belki de derin derin bakıp, dostlarıyla gece yarılarına kadar şiire, hayata, aşka dair sohbet eden Nedim Ali’nin muhabbetiydi ve belki kısa ya da uzun binlerce mektup. Bir de alınteri, hem de ücreti dünyada beklenmeyen, sanat matbaasına dökülen alın teri. Dergi, tamamen ücretsiz dağıtılıyordu. İki binin üzerindeki aboneye her ay düzenli dergi ulaştırmak tam anlamıyla fedakârlık ve edebiyat sevgisi örneğiydi; bu fedakâr insan, bu yüreğinde edebiyatı yaşatan adam da Nedim Ali’ydi. Her şeye rağmen(bazı dostlarının uyarıları, dahası kızmaları da dâhil) Nedim Ali paraya bulaştırmadı elini. Kotardığı iyi niyetti, samimiyetti, muhabbetti ve bu da ona yetiyordu. Hem dergide yer alan isimlerin hem de dergiden az çok haberdar olanların en çok üzerinde durduğu şey derginin “sıcaklığı”dır. Bu maddiyatı öteleyiş, bu samimiyet, bu iyi niyet okurları kuşatmış, belirttiğim sıcak iklimi oluşturmuştur. İkindi Yazıları deyince ilk akla gelen de, en çarpıcı yön de bu sıcaklıktır.

 

 

100 Türk Büyüğü

Derginin en dikkat çeken bölümlerinden birisi önce 60. sayıda kimlik belirlemesi adıyla yayınlanmaya başlayan daha sonra 89. sayıda Kemal Sayar’ın 100 Türk Büyüğü olarak isimlendirdiği ve yeni bir şablon oluşturup ilk olarak bazı isimlerin gözleme, tanıdıklığa(dahası arkadaşlığa) dayalı biyografi bölümüdür. Burada amaç Kemal Sayar’ın da başlangıç yazısında belirttiği gibi çevrede bulunan “ehl-i dil ve ehli gönül” olan kişilerin tespit edilip tarihe bir not olarak bırakılmasıdır. Daha da ötesi onları kendilerine açılmayan kapılarda bırakmamak, yeni bir pencere açıp öteye daha da öteye taşımaktır.  İşte o vakitlerin ötesini aşıp gelen bu 100 Türk Büyüğü’nün bazıları: Nedim Ali(Mehmet Ali Zengin), H. İsmail Yasin(Kamil Aydoğan), Kamil Doruk, Yunus Develi, Şaban Abak, Mevlana İdris, Hüseyin Atlansoy, Gökhan Özcan, Ahmet Kekeç, Necip Tosun, Cemel Şakar, Hasan Ali Kasır, Mehmet Emin Alper, Yayyip Atmaca, Bestami Yazgan, İsmail Aykanat, Nazir Akalın, Hüseyin Akın, Metin Önal Mengüşoğlu, Şerif Benekçi, Recep Karip… Edebiyat dünyamız içinde ne kadar da tanıdık simalar değil mi? 100 Türk Büyüğü tamamlanamaz, 108. sayıda 89. kişiyle son bulur. Kemal Sayar, Nedim Ali’yi 89. sayıda şöyle anlatıyor: “Hasret geceleri şairi. Asıl adı M. Ali Zengin. 1961, Andırın. Okuma yazmayı ilkokulda öğrenmiş. Bundan sonra tahsil ve kültürünü resmi kurumlarda değil de, kişisel çabalarıyla sürdürmeyi yeğlemiş. Sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu gazetesi, Andırın Postası’nda, İkindiyazıları gibi, hiç de bir kasabaya ‘yakışmayan’ sanat dergisine yer veriyor. Bir rivayete göre yılda bin beş yüz civarında mektup yazıyor. Dr. Mehmet Gül’an pek yakın bir akrabası. İlle de Hasret Geceleri şairi. Andırın’da şiirden kuşlar salıyor gökyüzüne.”

İkindi Yazıları 200’den fazla kaleme ev sahipliği yapmış, birçok genç kalemi edebiyat dünyasına kazandırmıştır. İkindi Yazıları’nda yazı yayınlayanlardan bazıları şunlardır: Nedim Ali(Mehmet Ali Zengin), H İsmail Yasin(Kamil Aydoğan), Ahsen Bedir Aklaf, Ömer Erdem, Kamil Doruk, Arif Ay, Feramuz Aydoğan, Atıf Bedir, Yunus Develi, İhsan Deniz, M.Akif Kireççi, Recep Karip, Ulviye Zeynep İlbak, Şaban Abak, Mevlana İdris, Hüseyin E. Atlansoy, Kemal Sayar, Kamil Yeşil, Cevdet Karal, Hakan Albayrak, İsmail Aykanat, Hüseyin Akın, Gökhan Özcan, Halime Toros, M.Fatih Uğurlu, Nazir Akalın, Serap Ural, Nurullah Genç, İbrahim Kiras, M. Ruhi Şirin, Fatma Şengil, Cihan Aktaş, Mehmet Ragıp Karcı, Bahattin Karakoç, İlhami Atmaca, Ali Çolak, Hüseyin Hatemi, Hüsrev Hatemi ¹… Şu anda edebiyat dünyamızın “ustalarından” olan otuzdan fazla isim. Böyle bir kadronun taşranın da taşrasında yer alan bir kasaba-ilçede yayınlanan dergi etrafında toplanması İkindi Yazıları’nın gerçekleştirdikleri hakkında bize daha açık bilgiler sunmakta ve derginciliğimizde kendine özel bir yer açmasını daha iyi anlamlandırmamıza yardımcı olmaktadır.

Vurgulanması gereken bir husus da İkindi Yazıları’nın dergi yöneticiliğimize getirdiği yeniliktir. Genelde bir, hadi ki iki-üç ismin yönetiminde çıkan dergilerimizin aksine ilk 89 sayısında H. İsmail Yasin tarafından yönetilen dergi daha sonra otuz yedi farklı ismin yönetiminde çıkar.  Bu, yazı türü ve yazar ismindeki çeşitliliğin artmasını da beraberinde getirmiştir.

Peki, bu dergide neler yayınlandı, hangi türler ön plandaydı dediğimizde şiir ve öykünün ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Örnek olması bakımından İkindi Yazıları’nın bir sayısında yayınlanan yazar, eser adı ve türünü aşağıda veriyorum:

 

İkindiyazıları, Şubat 1989, Dördüncü Yıl, Sayı 77, Yöneten: H.İsmail Yasin

Yazar-Şair Yazı Adı Tür

Yunus Develi                                         Hicret Senfonisi                                  Şiir

Şaban Abak                                           Kılıcım Çekicim İnci Gül Dalım           Şiir

Mehmet Efe                                          Sis                                                       Şiir

Ayfer Karaçalı                                       Ölümler Ya Da Ölümsüzlüğe Dair      Deneme

Kemal Sayar                                          Gökyüzünde Kuşlar Var                     Öykü

Burak Deniz                                           Ne Gelir Elimizden Entel                    Şiir

Olmaktan Başka

Hüseyin Akın                                         Suya Giden Kadın                               Şiir

Ahmet Serin                                          Yaşamak Zor Bir Aşktır                       Şiir

Edip Yılmaz                                           Uyku                                                   Öykü

Mustafa Kar                                          Grinin İçinden                                     Günlük

Hüseyin Özmen                                     Acıya Davetiye                                   Şiir

Mesut Doğan                                        Ellerimde Bir Parça İstanbul              Şiir

Recep Garip                                          Papatya Rengine Hasret                    Şiir

Muhacir Çiftçi                                       Roza                                                   Öykü

Cevdet Karal                                         Ay Işığı                                                Şiir

 

Bir Değini

Şadırvan, Beste, Bizim Belde, Bürde, Cemre, Güneyde Kültür, Güneysu, Kar Çiçeği, Mihmandar, Erciyes, Gülpınar, Kervan, Kül, Rint, İçelde Kültür, Size, Seher, Samanyolu, Köprü, Sanat Bülteni ve İkindi Yazıları gibi dergiler bu yıl da yaşama mücadelesi vererek, genç sanatçı ve araştırmacılara sayfalarını açtılar…İkindi Yazıları'nda Mevlana İdris ve Mehmet Efe'nin güzel şiirlerini okuduk.²

 

İkindi Yazıları’nı çıkarmaktan öte Nedim Ali, Hasret Geceleri şairi olarak bilindi. Nedim Ali’yi rahmetle anarken yazıya HASRET GECELERİ I şiiriyle son vermek istiyorum.

 

HASRET GECELERİ I ³

şimdi

ne güzel bir ayrılık yaşıyoruz, böyle başlıyor mektup

sulara sarılmışım yüreği akıyor, içim kalkıyor-neyse onlar- onlara karşı

buruk bir gülümseme, buruk bir sevinç, taş gibi bir yalnızlık

insanların çoğaldıkları ve yoruldukları boşlukta.

 

ne zaman başkaldırsam, ne zaman yemin etsem hep aklımdadır o

zemherilerde büyümüş erzurum’lu bir erkek-üstelik şair-

ve küçük bir İstanbul besler koynunda

ne zaman sevdalansam yine terkedilmiştir ve bilir ki hayatın provası yoktur.

 

1

sevgilim gece

çocuk saçlarını besmeleyle yıkayan bir yağmur yağıyor,

karıncaların uykuları ıslanıyor

yalnız kalınca kalkmak üzere otobüslerde

sevdalısın biliyorum, sevgilim üşüyorsun. Uykularımı yakıp gideceksin büsbütün

kanımda

çıplak ve şedit bir yağmur bırakıp

gideceksin.

 

bir daha konuşalım, son kez konuşalım, yağmurlardan konuşalım

bilekleri kelepçeli sıtmalı adamın

ve yalnızlık harflerinin üstüne yağan.

konuştum

çocuklar büyüdü

eksiz gramerli bezirganlar çoğaldı ve yüzü hiç kımıldamayan envai türlü dükkancılar.

paran kadar konuş, paran kadar sus!..

 

/… ve kiremitli evlerde aklına serin yataklar takılıyordu, hasretgeceleri bütün sonbaharları harabolmuştu. bunu siz gayet yaşlandıkça anlayacaksınız

son derece cüzi bir ateş düşüyordu da yüreğine

öfkesi kendine yetmiyordu.

 

yılgın bir adamdım cüzamlı bir aşkla iliştirildim çarnaçar anlatsam

ömrünüz kafi gelmez, ölmek için geç kalırsınız-boynuma hiç kadın değmemişti-

bir çılgınlık yapabilirdim, bıçağım sancılanıyordu bu boş sokaklar gibi

bu şehri kanatabilir onu kurtarabilirdim, hatırladınız mı?

kimbilir

şimdi ne çeşit suçlar çıkartır benim gövdemden görgülü boylar./

 

2

sevgili sen sus

ıslak ve rutubetli bir akşamüzeri.

 

* “Yaşam Devam Ediyor” Andırın Postası’nın Yayın Sloganıdır

1. İsimler, Yazarların Dergide Çalışmalarının Yayınlanış Tarihine Göre Sıralanmıştır

2. AYTAÇ, Yard. Doç Dr. Gıyasettin, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Dergisi, Kasım-Aralık 1992, Sayı: 37

3. Nedim Ali, İkindi Yazıları, Sayı:68