Göç Yolları Güzergâhında Yukarı Andırın ( Geben ve See Yaylası ) Bölgesi
GÖÇ YOLU
Hikmet ATEŞ
Göç Yolları Güzergâhında Yukarı Andırın (Geben ve See yaylası) Bölgesi
Giriş:
Anadolu’ya Türklerin gelişiyle birlikte Çukurova bölgesi Türkmen(yörük,aydınlı) boylarının yoğun olarak yerleştiği bir bölge olmuştur. Bu bölge verimli ovaları ve serin yaylaları ile yörükler’e iyi bir yaylak ve kışlak imkanı sağlamıştır.
Aydınlılar da denilen Yörükler bahar ayları geldiğinde Çukur ovaya sıcak çökmeden aşiretler halinde Torosların yüksek bölgelerine sürüleriyle birlikte göç etmek için hummalı bir telaşa başlarlar. Göç işi her ne kadar aydınlılar için bir şenlik havasında geçse de zor ve zahmetli bir iştir. Sürüler şimdi olduğu gibi araçlarla taşınmamakta yola yaya olarak devam edilmekteydi. Bu göç işleminin son menzile kadar varması aylar sürebilirdi. Göç sırasında ağırlıklar deve, at, eşek ve katır gibi hayvanlarla taşınır kurulumu son derece kolay olan kıl çadırlar bu vasıtalarla taşınır hatta küçük çocuk, yaşlı, emlik kuzu ve oğlak ile bebeklerde deve vb. hayvanlarla taşınırdı.
Göçlerin başlama yeri: Yörüklerin göçe başlama noktası Çukurova bölgesi olarak kabaca tarif edilsede özelde Suriyenin kuzeyi, Hatay, Mersin ve Adana bölgesinden başlatılabilir. Biz bu güzergahı Karacoğlan ve Andırın’lı Aşık Kul Halil den bir şiirle çok açık şekilde görüyoruz[1] bu şiirler şu şekildedir:
Dinleyin ağalar bir bir söyleyim
İçerime bir örd düştü gaziler
Dosta doğru gidiyordum esti rüzgar
Göçmüş eller ıssız kalmış yazılar
Seherleyin Cerit eli göçtü mü
Gün burnuna kanlı Ceyhan geçti mi
Düşüt verdi Andırın'a çözdü mü
Katardaki tor mayalar bozular
Benim dostum bu yollardan gitti mi
Evini bozdu çadırını tuttu mu
Ufacık beyler muradına yetti mi
Benim gönlüm Şahin Beyi arzular
Karac'oğlan der ki dostum giydi m'ola alları
Kalbur'dan Suvat'tan Geben elleri
Soğuk olur Meryemçil'in belleri
Esti poyraz çam dalları sızılar
Karacaoğlan
Yekin turnam yekin koca Payas’tan
Yükün tutsan Kumkaleden Ayastan
Yedi avcı gelmiş Kilisten Hastan
Asılmayın şu ceridin salına
Ceyhanda eğlenin sıcak kızıncak
Çığ vurupta katarını dizincek
Arkası Hemite önü üzücek
Yüksek geçin Andırın’ın çölünü
Kumkalesi bahçeleri bağları
Üzücekten görülüyor dağları
Andırın’ın şu vefasız beyleri
Doğru göster Haştırın’ın yolunu
Haştırından akkaleye dönelim
Kurucuova Azgıt bade sunalım
Dolaşarak şol Gebene inelim
Issız buldum oraların gölünü
Çinçinderler bir yellice bel imiş
Meryemçilde hasbahçede gül imiş
Göksun derler güzeli bol el imiş
Kul Halilim mekan tutsun elini
Türkmen eli yaylasına göçtümü
Gün burnuna Ceyhan suyun geçtimi
Düşürümü Haştırın’a çeştimi
Katarında tor mayalar bozulur
Benim dostum giydim’ola alları
Halburdan sınaktan Geben elleri
Soğuk olur Meryemçilin belleri
Eser poyraz çam dalları sızılar
Çukurovadan kalktıda bir güzel
Sebbilinsuyunu içmeden gitsin
Korkarım yollarda ederler nazar
Ak göğsün düğmesin açmadan gitsin
Hamam köprüsünden beğlik yolundan
Doğru geçin hükümetin yolundan
Azgıt kalesinden halbır belinden
Yörüktür atımız uçmadan gitsin
Geben’in önünde konalga yeri
Oraya çözülür devesi tülü
O yârin gideceği çinçinin belinden
Boyu selvi dala ölçmeden gitsin
Bele çikinca Göksun görünür
Hepgüzeller vatanına derilir
Ancak böyle güzel avşarda bulunur
Gergefe nakışın atmadan gitsin
Aşık Halil derde Binboğa yurdun
Yayladın yaylayıda murada erdin
Binbir çiçeklerden destime derdin
Yekte mor menekşebiçmeden gitsin
Türkmeneli yaylasına göçtümü
Gün burnuna Ceyhan suyu geçtimi
Düşürümü haştırına çestimi
Katarında tor mayalar bozulur
Benim dostum giydi m’ola alları
Halburdan sınaktan Geben elleri
Soğuk olur meryemçilin belleri
Eser poyraz çam dalları sızılar
Yukarıdaki dizelerden de anladığımız üzere göç yolculuğunun Amik ovası ve Çukur ovadan başlayarak Ceyhan nehri havzasını takiple Hemite Üzücek bölgesine oradan hareketle Karatepeden Tokmaklı ovasına inerler. Harboğazından yukarı çıkarak Haştırın ve Akkalede kervan yolunu takip ederler. Andırından hareketle Azgıttan, Halbur belinden geçerek Geben ovasına inerler. Aydınlılar’dan bir kısmı camuz yokuşu belini inerek Sisne, Bunduktan geçerek See yaylasına çıkıp konarlar. Aydınlıların Ekser çoğunluğu ise Geben ovası, Kayranlı dağlarının önünden Meryemçil belinde birsüre duraksadıktan sonra Göksun’a inip oradan da Sarız’a kadar uzanıp Ulukışla ve Binboğa yaylalarına ulaşırlardı.
Göç eden Aydınlı aşiretleri hangileridir:Amik ve Çukur ovadan Reyhanlı beyleri, Tacirli, Cerit, Bozdoğan ve Avşar gibi Türkmen aşiretler Göç yolunu kullanarak yıllardır aynı güzergahı takip ettiler.
See yaylasında Aydınlı varlığı: Bazı aydınlı aşiretleri Geben üzerinden devam eden yola devam etmeyip bugün Akgümüş mahallesi sınırları içinde olan see yaylasına ve köy çevresinde ki bazı yerlere konarlardı. Benimde çocukluğumun geçtiği Bunduk bölgesinde bahar aylarında Aydınlıların göçüne tanıklık ettim çok kalabalık sürüler eşliğinde yapılan bu göç sırasında biz korkardık. Bu olay yaya olarak gerçekleştirilirdi. Fakat babam ve eskilerden duyduğum kadarıyla develerle göç gerçekleştirilirmiş. Bunduk çevresinde; Eski bunduk denen yer, Beğ pınarı ile See yaylasından Ağ oluk önü olan Çamurlu, Kirali, Dumanlı vb. Aydınlılar bölgeye geldiğinde yöre halkının hayvanlarıyla kendi sürülerini karıştırmaz ve oralara yaklaşmazlardı. Aydınlılar önceden muhtarla görüşüp bazı bölgeleri kiralarlar parası da köy için harcanırdı. Aydınlılar yukarda bahsedilen yerlerden Cuma günleri hem namaz kılmak hem de bakkal ve erzak ihtiyaçlarını karşılamak için köye inerler ve halkla dostluklarda kurarlardı. Köy halkıda Aydınlılardan kurban ve süt ürünleri gibi ihtiyaçalarını karşılayabilirdi Ancak süt ürünlerini Aydınlılar bozulmadan muhafaza edip aşağı bölgelere götürüp satmışlardır.
Geben ve çevresinde Aydınlı varlığı: Geben Aydınlılar için hem bir kondurga yeri hemde sonbahara kadar yaylanılan bir yerdir. Bazı yörükler Geben de biraz eğlenip yollarına devam ederken bir kısmıda Geben yaylalarında kalmışlardır. Bu yaylaların adları: Kayranlı, Meryemçil, Kenger, Mail,Tekir, Çardak, kızılgöl vb yerlere üç beş aylığına kiralayarak göçmüşlerdir. Geben de Aydınlı göçlerini anlatan kişiler duygulanarak bu göç olayınnı anlatırlar Çanların sesi develerin sıralanışı kadınların deve sırtında kirman eğirmesi ve çocukların hayvan sırtlarında geçişini anlatırlar.
Kıl çadır kullanan Aydınlılar günümüzde artık naylon ürünlere geçmiş görünmekteler.Geben yayalalarında bir müddet kalan Aydınlılar’dan hastalanıp ölenler olmuş ve oralardaki yaylalara gömülmüşlerdir bugün Geben yaylalarında birçok Aydınlı mezarı vardır. Aydınlılar yayladan Geben’e Cuma günleri namaz için ve ihtiyaçlarını karşılamak için inerler genelde bu iniş haftada bir olmaktadır. Kurban satışlarınıda yapan Aydınlılarla halk arsında güzel ilişkiler kurulmuştur. Hatta kız alıp verme işinede bu bölgede rastlanmaktadır.
Günümüzdeki durumları: Günümüz Aydınlıları eskisi kadar yaylaya çıkmasa da hala devam edenler vardır. Bunlarda artık teknolojinin ürünlerinden istifade edip araçlarla hayvanlarını taşıyorlar, Kıl çadırda eskisi kadar kullanılmamakta olup deve bugün hiç görülmemektedir. Ayrıca çadırlarında güneş enerjisinden elektrik elde eden paneller kullanıyorlar böylece telefon, televizyon gibi teknik aletleri kullanabiliyorlar.
[1] ARSLAN, İsmail, Andırın yöresinden öyküleriyle; Ağıtlar, Taşlamalar, Destanlar, Maniler, Adana 2015