Elbeyoğlu Kim ve İlgili Olay Nasıl Meydana Gelmiştir

Araştırma

İbrahim ERGÜN

ELBEYOĞLU KİM VE İLGİLİ OLAY NASIL MEYDANA GELMİŞTİR

Elbeyoğlu olayını merakım gereği yaşlı kocalara sorarak olayın seyrini öğrendiğim bilgiye göre bu derlemeyi hazırlamış bulunuyorum.

Elbeyoğlu Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden ve Kahramanmaraş’a 10 km. mesafede bulunan Güney kısmındaki Türkoğlu İlçesinin bulunduğu yere yerleşen Elbeyli Aşireti Beyinin oğlu olup, adı Ahmet’tir. Beyoğlu Ahmet Genç Delikanlı cesur, yiğit, karakterli, ata binmesini, kılıç kuşanmasını bilen bir şahıstır. Ayrıca ozanımız şair olup saz çalıp Türkü’de söylermiş. Babası Elbeyli Aşiretinin Beyi yaşlandığı için Aşireti toplayıp Beylik görevini oğlu Ahmet Beye devrediyor. Bekar olan Ahmet Beyide Gündeşli Aşiret Beyinin kızı Dudu Hanımla Nişanlıyor. İşte ondan sonra Ahmet bey Elbeyoğlu olarak isim alıyor. Elbeyoğlu Aşiretinde büyük bir sevgi ve itibar sağladığı gibi diğer Aşiretlerde de sevgi meydana getirerek günden güne genişlemeye başlar.

Durum böyle iken, Maraş Derebeyi çevredeki Aşiret Beylerini davet ederek geniş kapsamlı bir toplantı düzenler. Toplantıya tüm Aşiret Beyleri katılır. Tabi bu Beylerin içinde Elbeyoğlu Ahmet Beyde var. Toplantıda yenilir içirilir sıra konuşma safhasına geçer. İşte ne olursa orada olur. Herkes konuştuktan sonra Ahmet Beyde konuşur ve arkasından birde şiir söyler. Oradaki Aşiret Beylerinden ve halktan çok büyük alkış alır. Maraş Derebeyi Vali Ömer Bey bundan çok rahatsız olur. Bundan sonra Elbeyoğlu Ahmet Beyi takibe alır. Ahmet Beyin çevrede büyük bir itibar edindiğini ve günden güne de genişlediğini müşahade eder. Bu durumdan rahatsız olduğu için zamanın padişahına bir mektup yazarak burada bir Aşiret Beyi meydana geldi hiç kimseyi dinlemediği gibi sizide tanımıyor diyerek Elbeyoğlunu şikayet eder. Bunu doğru bilerek Padişah Elbeyoğlu Ahmet Beyi yakalayıp getirmek üzere üç kişilik bir görevli gönderir. Tabi Ahmet Beyin bundan haberi yok. Nişanlısı olan Ahmet Bey çok geniş kapsamlı bir düğün hazırlığı görerek çevredeki Aşiret Beylerini ve halkı davet ederek düğünü başlatır. Düğün bir hafta devam edecekken gelin gelmesine üç gün kala ve düğün çok şavşatalı devam ederken Padişahın adamları gelir. Gelirler ama ne görsünler götürecekleri Ahmet Bey evlenmek üzere düğün çalıyor. Düğünde misafir gibi hareket ederek beyi olan ve Ahmet Beyi şikayet eden Ömer Beyi ziyarete giderler. Üç günde orada kalırlar. Ahmet Bey üç gün Gündeşli kızı Dudu Hanımla kaldıktan sonra gelerek Padişahın emrini Elbeyoğlu Ahmet Beye tebliğ ederek Padişah sizi huzuruna davet etti götüreceğiz hazır ol derler. Bunun üzerine Ahmet Bey Aşiretine vedalaşmak üzere haber salar. Aşiret toplanır. Ağlaşmaya başlarlar.

Ahmet Bey Aşirete derki bana eşlik, yoldaşlık edecek kırk atlı hazır olun ve banada yiğit bir at hazırla der. Aşiret emri yerine getirir ve hazırık Beyim der. Bunun üzerine çok duygulu olan Albeyoğlu Ahmet Bey Aşirete dönerek aşağıdaki ayrılık destanını söyler.

 

 

Gidiyorum halk başıma derildi

Gitme deyi Aşiret boynuma sarıldı

Bizim kısmet gurbet elden verildi

Ben gidiyorum  Aşiretim halkı kalkalan

Durum böyle iken üç günlük Gündeşli Beyinin kızı Dudu Hanım gelip Elbeyoğlu Ahmet Beyin Atının Dizginine sarılıp vicdansız ben üç günlük gelinim beni nasıl bırakıp gidiyorsun deyince Ahmet Bey Gündeşli kızına dönerek şöyle söyler.

Elbeyoğlum der çalındı kalem

Bir ben gitmeyinen tükenmez alem

Gidersem Aşiretim belki gelmeyim

Gelir diye yollarımı beklemeyin

Bu türküyü de söyledikten sonra Aşirete el sallayarak yola devam eder ve günler sonra İstanbul’a varır varmaz hemen Ahmet Beyi zindana atarlar.

Elbeyoğlu Ahmet Bey zindanda sorgusuz suvelsiz yedi sene yatar. Yedi sene sonra birgün Padişah etrafında korumalarının muhafızı altında Cüma Caddan geçeceğini haber alır ve o saatte acılı çok acılı olmak üzere uzun sesle yanık yanık türkü söylemeye başlar. Bunu duyan Padişah Yaverini yanına çağırarak bu adam kim diye sorar. Hemen cevap verirler. Bu adam Maraş bölgesinden bir Aşiret Beyi Elbeyoğlu Ahmet Bey adında bir şahıs diye cevap verirler. Bu adamı namazdan sonra benim huzuruma çıkartın diye emir verir. Başımız üstüne Şevketlim derler ve namazdan sonra Ahmet Beyi Padişahın huzuruna çıkarırlar. Padişah Ahmet Beye kim olduğunu niçin gelip zindana atıldığını ve kaç seneden beri yattığını sorar ve yaverini çağırarak bu adamı şimdi götürün zindan dışında bir yerde misafir edin yarın dosyası ile birlikte tekrar huzuruma getirin diye emir verir. Ahmet Beyi götürürler Padişahın huzuruna çıkarırlar. Padişah dosyasını inceler altında, üstünde bir şey yani suç yok. Hemen emir verir. Bu adam boş yere yatmış ve çok yazık olmuş der. Ben bu adamı af ediyorum. Bu adama yiğit bir at hazırlayın ve yeteri kadarda haşlığını verin gönderin. Ayrıca af fermanını da getirin imzalayım diye emir verir. Sabah olunca emir üzerine yiğit bi At hazırlanır ve yeteri kadar haşlık parada verilir. Ahmet Bey sevincinden af fermanını almadan yola çıkar ve günler sonra Adana’ya gelir. Kendi gitmeden Ömer Bey adındaki Adana Valisi kendinin çok samimi olduğu Vali yerinde duruyor düşüncesi ile Valiyi ziyaret etmek için Valinin huzuruna çıkar. Halbuki kendini yersiz şikayet etmiş olduğunu anlayarak Maraş Valisi Ömer Beyi Maraş’dan alır Adana’ya Adana Valisi Ömer beyide Maraş’a tayin eder. Tabii Ahmet Bey bundan habersiz olarak Vali’nin huzuruna varınca Ahmet Beyi görünce telaşlanır nasıl çıktın geldin diye sorar. Ahmet Bey Padişah af etti ve gönderdi diye cevap verir. Hani af fermanı deyince Ahmet Beyin kafası tınlaşmış. Fermanı Padişah yazmıştı ama ben almayı unuttum der. Hemen korumalarını çağırır şu kaçağı içeriye attın diye emir verir. Ahmet Beyi götürüp hapse koyarlar. İstanbul’dan Fermanın gelmesi üç sene sürer. Ferman gelir Ahmet Bey çıkar memleketinin yolunu tutar. Bir gece vakti köyüne varır ve sarayına çıkar. Kapının ışık deliğinden yatak odasını dinler. Dudu Hatunu yatarken ve kucağında bir delikanlı ile görür. Eyvah Gündeşli kızı denğinide aramadan genç bir oğlan ile evlenmiş der ve kapıyı kırıp içeri girip ikisini de öldürmek ister. Halbuki kendisi evlenip üç gün sonra gider. İlk gerdek gecesi Gündeşli kızı Dudu Hatun hamile kalır ve Ahmet Bey İstanbul’da hapis iken bir oğlan çocuğu meydana getirilir ve adını da Enis koyar. Aradan 10 sene geçer Enis Delikanlı olur. Delikanlıda olsa Dudu Hatun Enis’i kucağına alır yatardı. İşte Elbeyoğlu Ahmet Beyin yatakta gördüğü Delikanlı kendisinin oğlu.

Hal böyle iken Sarayın korucusu evin kapısında duran Ahmet Beyi görür ve gelip sen kimsin ne arıyorsun der. Elbeyoğlu ben bir garibim. Misafir olacak ev arıyorum beni misafir etmezmisiniz der. Korucu Hanımıma sorayım bakalım müsaade eder mi diyerek kapıyı çalar ve Gündeşli kızı uyanıp gelir ve bu adam kim ki sen yukarıya aldın diye korumacıya kızar ve dönerek Ahmet Beye sen kimsin adam bu evin sahibi yok İstanbul’da ben seni misafir alamam deyince Elbeyoğlu Ahmet Bey dur sana kim olduğumu anlatayım der ve sürgüne giderken Gündeşli kızı Dudu Hatun söylediği acılı türküyü yine acılı acılı söyler.

Ağlayı ağlayı çıktı yolun üstüne

Bak şu feleğin karezine kastine

Nasıl dayanayım ela gözlü dostuma

Ben gidiyorum nazlı yarim kal kalan.

Deyince Dudu Hatun aman kurbanın olayım Ahmet Bey sen mi geldin der ve ağlayarak Ahmet Beye sarılır ve oğluna Enis diye çağırır. Enis gelir bakar ki Annesi bir adama sarılmış ağlıyor. Dudu Hatun oğlum bu adam baban diyince Enis de babasına sarılır ve sevinçin ağıdından sonra mutlu hayatlarına devam ederler. Elbeyoğlu Beyliğe devam eder.

Yukarıda da belirttiğim gibi bu olan merakım gereği yaşlı kocalardan derlenmiştir.