Kamber Rışvanoğlu
Portre
İsmail ARSLAN
ÜNİVERSİTE BİTİRMİŞ HAYATTAKİ İLK ANDIRINLI
KAMBER RIŞVANOĞLU
Tirşik Dergisi’nin bu sayısında Andırın’dan ilk kez üniversite bitiren ve hayatta olan bir Andırınlı yı, Kamber Rışvanoğlu’nu tanıtacağız.
1913 yılında Andırın’ın Kesim Köyün’de doğan, Kamber Rışvanoğlu 2008 yılında 95. yaşındadır. Biz, O’nun serüvenlerini, öykülerini büyüklerimizden dinleyerek büyüdük.
Yıl 1919,kamber 6 yaşında iken ülke işgal altındadır, Andırın yöresi de öyle. Maraş, Adana, Düziçi, Osmaniye, Kadirli, Kozan, yani Andırın’ı çevreleyen her yer işgal altında. Mevsim kış, dağlar kar altındayken bir garip yolcu, üşümüş bir Tanrı misafiri gelir Aşağı Andırın’a. Misafir’in ütünde sim işlemeli Maraş abası, altında Tomarza işi şalvar, başında molla sarığı, zulasında ise Sivas’tan Mustafa Kemal’in ve Heyeti Temsiliye’nin Çukurova’yı kurtarmak için kendisine verilen görev belgesi vardır. Misafirimiz Hafız Bekir Takma adlı, Yüzbaşı Osman Tufandır. Osman Tufan ki Atatürk’ün ölümünde O’nun tabutunu taşıma şerefine erişen silah arkadaşlarından yani altı paşadan biri.1938 de Dersim ayaklanmasını da bastıran Osman Tufan Paşa. Aşağı Andırın’a gelir, Çukurova’yı kurtarmak için. Andırın’lıları örgütler ve Çukurovayı kurtarır. Bunun hikâyeleri, İsmail Arslan’ın “Mustafa Kemal’in Tufanı” adlı kitabında ayrıntılarıyla verilir. Bu anlattığımızla Kamber Rışvanoğlu’nun alakası ne diyeceksiniz. Alaka şundan ki, Andırın’ın Kesim Köyü’ne karargâh kuran, Çukurova’nın kurtuluşu için gerekli şartları, kendisine sağlayan Andırınlıları ve kesim köyünü unutmamış Osman Tufan Paşa. İstanbul Selimiye Kışlası Komutanı iken Kesim Köyü kahramanlarından, dostu, Arapoğlu Ali’nin, zeki oğlu Kamber’ide unutmamıştır. Liseyi bitiren Kamberin elinden tutmak, O’na kol kanat germek, Kamberin şahsında tüm Andırınlılara duyulan bir vefa, bir tuz ekmek borcudur paşa için. Kamberi askeri öğrenci olarak, İstanbul Hukuk Fakültesine yazdırır. Kamber Rışvaoğlu, zaman zaman Osman Tufan Paşa’yı da ziyaret ederek, Andırından ve Andırınlılardan Paşa’ya bilgi vererek, o zor günlerin anılarını Andırınlıların kahramanlıklarını, birinci ağızdan dinleyerek, 1942 yılında üniversiteyi bitirir. Askeri hâkim olarak orduda görev alır. O dönemde subay olan Büyük şair Fazıl Hüsnu Dağlarca’nın, Aziz Nesin’in, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dosyalarına da Rışvanoğlu bakar. 1957 yılında askerlikten ayrıldıktan sonra, serbest avukat olarak çalışır. Herkesin dava almaktan korktuğu darbe dönemlerinde Menderes’i de, Mahir Çayan’ı da savunma yürekliliğini gösterir.
Yalnızca Türkiye’de değil, Dünyanın her yerinde O, hep mazlumların, mağdurların, haklıların ve haksızlığa baş kaldıranların yanındadır. 1968 yılında dünyanın öbür ucunda, Amerika’da Zenci lider Martin Lüther King öldürülür de Kamber Rışvanoğlu’nun yüreği bu haksızlığa başkaldırmaz mı ve de sarılmaz mı kaleme:
“Büyük lider King, bu sabah senin öldürüldüğünü duydum,
İnsan olan insanların hislerine, ben de bütün gönlümle uydum.
Bu üzüntü ile çağlardaki dinler, mezhepler,
Irklar üzerine DÜŞÜNDÜM.
……………………………
Kökümüz birdir, hep Âdemden geldiniz
Sizler renk olarak beyaz, siyah, kırmızı sevdiniz
………………………………………….
Bakınız bütün tabiatda rengarenk değil midir.
Ben tekim, siz de birleşin tek tek olarak bana gelin.
Benden parçasınız, BİRLEŞİN bana gelin
Din, mezhep, deri, kafatası derseniz birleşemezsiniz
O zaman birleşmek değil, birbirinizi yersiniz.”
Bu uzun soluklu evrensel çığlığa yanıt olarak, okyanuslar ötesinden Martin Luter King’in ailesinden Mustafa Kemal’in ülkesinde kamber Rışvanoğlu’na teşekkür ve şükran mektubu gelir.
1950’li yıllarda, Kore’ye gönderilen askerler içindeki Andırınlıları seçer ve Kore’ye gidiş dosyalarını iptal ettirir. O tertipte Kore’ye gidenlerin hepsi şehit olmuştur – Balk köyünden öğretmen rahmetli Hüseyin Korkmaz’ın babası “Kamber Rışvanoğlu beni kolumdan tutup trenden indirmese idi ben de Kore de ölenlerden olacaktım. Hayatımı Kamber Rışvanoğlu’na borçluyum”. Sözünü hiç unutamam.
Kamber Bey, yerel, ulusal, evrensel boyutlu olaylar zincirini hukukçu titizliği ile hiç bir ayrıntıyı göz ardı etmeden öyle bir anlatır ki, O Koca Çınarı dinlerken, sanki Anadolu’nun binlerce yıllık serüvenini yeniden yaşarsınız. Rışvanoğlu olayları, tarihi, serüvenleri, ülkenin dağılış, kurtuluş ve kuruluş öyküsünü, olaylar örgüsünü anlatırken hem yaşar, hem yaşatır.
Biz sözü burada kesip, Kamber Bey’den bir anı dinleyelim.
“Türkiye düşmandan temizlendikten sonra rejim değişikliği olmuş, Cumhuriyet kurulmuştu; ama dâhili düşmandan tamamen temizlenememişti. Bu meyanda yer yer isyanlar, başkaldırmalar, vardı. Hırsızlık, eşkıyalık devam etmekte idi. Bizim bölgemizde de Kadirli, Kozan’da Kıçıkırık Çetesi, Göksun’da Alo Çetesi, Andırın’da Gebenli Koca Ahmet Çetesi ve daha birçok eşkıya ve hırsız çeteler, halkı huzursuz ediyordu. Bu çeteler, zaman zaman köyleri basar, istediği kişilerden para, mal, can ne isterse alırdı. Bunları himaye eden mütegallibeler vardı. Devlet, dirlik düzenliği kurma ve merkezi otoriteyi sağlamak için; Kadirli, Göksun ve Andırın ilçelerini kapsayan sıkıyönetim ilan etmiş. Bölgeye bir tabur gönderilmiş ve tabur komutanı da Pepe Nazmi ismi ile tanınan bir binbaşı. Nazmi Bey, gücü, iradesi, feraseti, kararlılığı ve cesaretiyle tüm eşkıyaları tepeler, yörede devlet otoritesini sağlar, halk derin bir nefes alır ve Pepe Nazmi adı, O yörede hiç unutulmaz. Kamber Rışvanoğlu Gelibolu’da askeri hakimken işte bu Pepe Nazmi-ki Ozaman rütbesi albaydır- bir katırın ayağının kırılması suçundan hakkında dava açılır. Dosya, Kamber Bey’in önündedir ve Kamber Bey, efsane Pepe Nazmi’yi tanır. Mahkeme başkanı sıfatıyla Kamber Bey-“ Albayım size Pepe Nazmi de derler miydi” der. Şaşkın haldeki Albay Nazmi’den “ evet “ yanıtını aldıktan sonra, Kamber Bey hiç duraksamadan ve dosyaya ilişkin hiç soru sormadan “ Beraat” der. Mahkemede buluna herkes şaşkınlık içindeyken, Albay Nazmi –ama hakim Bey ifademi almadınız ki deyince, Kamber Bey kürsüden ayağa kalkıp: “ Albayım, siz ifadenizi 1930’larda Çukurova da, Toroslar da ,Kadirli’de Göksün’de Andırında verdiniz beraat” der.
1913 yılında Andırın’ın Kesim (eski adı Beylik) Köyü’nde doğan kamber Rışvanoğlu, 1942 yılında, askeri yargıç olarak Gelibolu, Urfa, İskenderun ve Sivas’ta görev yapar. 2008 yılında 95 yaşında kışları İstanbul Kadıköy’de, yaz aylarında ise Burhaniye Arkent’teki yazlığında sevgili eşi Dr. Saibe Elgin Hanımla ceviz kırmaktadır. Halkın sorunlarına duyarlı olup da politika ile uğraşmamak olur mu? 1953 yılında ordudan istifa ederek Kahramanmaraş’ tan, M.P.’den aday olur. Aynı köyden Abdullah Yaycıoğlu da CHP’den milletvekili adayıdır. Kendi akrabaları da Yaycıoğlu’na oy verir. Başka yerlerden çok fazla oy alsa da, bir kere incinmiştir. “Andırında en az üniversite bitirmiş 50 kişi olmadıkça politika yapılmaz” der.
Adana Seyhan Otelinde Andırılılar Derneğinin gecesinde konuşurken, yukarıdaki sözlerine değinerek” Ben Andırın’da 50 üniversiteli demiştim, oysa bugün bu salonda bile yüzlerce üniversite bitirmiş Andırınlı var, yalnız kendi ailemden 50’nin üzerinde üniversite bitirmiş var. Bu düşüm gerçek oldu ya, artık ölmem.” demişti. Şimdi biz Andırınlılar inşallah Kamber Amca’nın 100. yaş gününde, halayın başını da kendisi çekmek koşuluyla hazırlık yapıyoruz.
Araştırmacı ve şairdir Rişvanoğlu, GONCA GÜL, adlı şiir kitabının baştan 19 sayfası köyü ve yöresiyle ilgili “ Kesim Köyü” başlığında “köyümü anlatacağım: halkın kültür seviyesini, kültür kaynaklarını, insanlardan çağında etkili olmuş kişilerini, kişiliklerini, izaha çalışacağım, Kadın erkek halk şairlerini anlatacağım, bu bilgilerimi söz uçar gider, düşünce düşte kalır, fikrine istinaden yazıyorum. Bu suretle Andırın Külttür ve Dayanışma Derneğine destek vereceğimi ümit ederim”, diyerek başladığı tanıtımdan sonra, köy, enteresan olan oba isimlerini nereden almıştı. Konularına değinir. Örneğin: İtsatanlı, muslukobası gibi.
“Kesim Köyü’nün konumu, doğal durumu, tarihi boyunca maddi ve kültürel durumu neydi, nasıl olmuştur ve halen de nasıldır.” ı konu edinir. Ekonomik bakımdan Kesim Köyü ne halde idi, Sosyal bakımdan Kesim Köyü,
Cirit sporu
Sinsin sporu
Hava Hatun
Şerife Rışvanoğlu
Elif Ağa- Bir Ağa Hatun.
Kurtuluş Savaşı döneminde Andırın’da oluşturulan Birlik ve bölük komutanları,
1933’ ten 1992’ye kadar dünyada ve Türkiye’de neler oldu ve Kesim Köyü bu olaylardan nasıl etkilendi
Köyde inkişaf (gelişme)
Başlıklarıyla yöreye ilişkin izlenim, gözlem, özlem, bilgi, duygu ve düşünceler, ayrıntılı ve özgün biçimde kaleme alındıktan sonra Andırın Halkının Kuva-yı Milliye ye 5000 altın verdiğinin belgesini de koyarak taçlandırmış kitabını.
Gonca Gül adlı kitapta 101 şiirden sonra, iç kapakta Kamber Rışvanoğlu’nun Kesim Köyü Çayırlığına yüzükoyun uzanmış gençlik ve mutluluk resmi de var. Kitap May Matbaasınca basılmış. Üzerinde fiyat yok. Kitapçılarda satılmıyor, Rışvanoğlu kitabını dostlarına imzalıyor.
Kendisine nice uzun ömürler diliyoruz. Rışvanoğlu Gonca Gül Kitabından bir şiiriyle sevenlerini ve tüm Andırınlı hemşerilerini selamlıyor.
“YAŞLANMAK
Yaşlanmak güzel şey
Yaşamak daha da güzel,
Beyin damarı kireçlenmeden yaşlanmak
Elden ayaktan düşmeden yaşlanmak
Göz görür, kulak duyar, ayak yürürken yaşlanmak
Buna yaşlanmak değil, yaşamak denir
Milyonda bir insanda ancak görülür,
Milyonda bir insan olmak dileğim,
Yatakta değil ayakta dursun yüreğim”.