Mersin(hambalis)-murt

Deneme

Sezai ŞENGÖNÜL

MERSİN(HAMBALİS)-MURT

Birkaç yıl öncesi idi, Fatih Kıztaşından aşağı inerken dik bir yokuş vardır; istanbulu gezenler belki bilirler

1460 Yılında yapılan “Molla Gürani” Camisi ve hemen karşısında bulunan tarihi Sofular kız Kuran kursunun önünden  geçen daracık bir yol vardır, burayı geçtiğinizde sağlı/ sollu İstanbul'un En meşhur ve eski kebapçılarının bulunduğu kebaplar vadisinin için bulursunuz kendinizi birden  ve bu kebapçıların arasına serpiştirilmiş hataylı esnafları tek tük.. Akdenizde yetişenne varsa Portakal Mandalin Limon Turunç daha İstanbul hal'ine gelmeden

yeşil ve yapraklı olarak bu hataylı esnaflara gelir ve mis gibi kokar tabi hataya has küflü çökelek gene adanaya

has şalgam, süzme yoğurt, künefe vb. gıda maddelerinide burada bulmak mümkündür. ben de bu yolu işe gidip gelirken zaman zaman kullanırım ve memleketimin kokusunu bu esnafta zaman zaman teneffüs ederim, birgün gittiğimde ne göreyim bir kasa Hambelis tabi çok sevindim çocukluğumdan beri severek yerdim, benim başımı döndüdürdü, hatırı sayılır kilo hambalisi aldım ve öbür seneye allah kerim diyerek gittim, tabi işyerine gelen gidenler oldu ikram ettik bir arkadaşımın hoşuna gidince bendede epeyce olduğundan yarım kiloya yakınını ona hediye ettim, ve az az yemesini fazlasının zararlı olabileceğini belirttim.

3-4 gün sonra arkadaş geldiğinde bana Sezai bundan bulabilirmiyiz dedi hayır dedim; bunun mevsimi kasım ve aralık aylarıdır kalmamış olabileceğini ifade ettim tabi sebebinide sordum neden gerekli oldu diye, bende şeker hastalığı var bundan hergün bir miktar yedim azar azar ve kendimi çok iyi hissettim dedi, çok sevindim tabi buna ama seneyi beklemesi gerekecekti aktarlarda bulunup bulunmayacağını söyledi bakmasını ama bulabileceğini sanmadığımı belirttim, o arkadaşımız  şimdi bir hambalisolik artık, her sene sanırım bir 4-5 kilo getirtiyor. Sonra dedim bende yıllardır seviyor ve yiyorum bunun faydaları nelermiş, nerelerde kullanılırmış diye merak ettim

ve 4-5 ayrı kaynaktan bilgi topladım ve bakın neler buldum bu “Mubarek Çukurova Hambalisiyle” ilgili.

Normalde bu tür yazılar yazmam ama yıllardır yediğim hambalise vefa borcu olarak birde sizlerinde bu yazıyı okuduktan sonra onunla daha samimi olacağınızı ve bu samimiyet sonrası sağlığınıza belkide bütçelerinize bu samimiyetin nasıl yansıyacağını görebilme ümidim bu yazıyı yazmam için bana “Çukurova baskısı” yaptı.Umarım Hambalisi bundan sonra türkiyenin her yerinde kasa kasa görürüz. Kadirli, Andırın ve tüm çukurova insanı içinde

bir geçim kaynağı olması ve ülkemiz ekonomisinede girdi sağlaması temennisiyle Hambalisle ilgili derlediğim bilgileri sizle  paylaşmak istiyorum.

Murt rakımı yüksek olan yerlerde yetişmeyen, yaprağını dökmeyen Akdeniz bölgesinin özellikli maki türlerindendir.Farsça “mürd” sözcüğü Türkçede murt olmuştur. Orijinal adı Myrtus communis’tir. Sözcüğün aslı Yunancadır.Mort, murt, sazak ağacı olarak da bilinir. Mersingiller familyasındandır. Çok çeşidi vardır. Çeşitlerinin genel adı da mersindir. Kaynaklarda bitkinin ana yurdunun Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda olduğu ifade edilmektedir. Bodur bir maki olmasına rağmen budanırsa boyu 2,5 metreye kadar uzar. Asıl adı Myrtus communis olan bizim de hambalis – murt dediğimiz bitki Akdeniz sahillerinde çokça yetişir. “Üst yüzeyinde pek çok saydam nokta (yağ bezeleri) bulunan yaprakları sert, meşinimsi, kenarları düz, küçük, üzeri koyu yeşil, altı daha açık yeşil, ortası çizgilidir”. Her mevsimde yeşilliğini koruması çevresine ayrı bir güzellik katar. Yurt genelinde mersin olarak bilinmesine rağmen Akdeniz sahillerinde hambalis ve murt olarak tanınır. Hambalis Arapçadır. Murt yaprağına 'bahar’ diyen yerlerde vardır.

Murt yaz ortasında çiçek açmaya başlar. Çiçeği beyaz, erkek organı ise altın rengindedir. Çok güzel kokar. Çiçekleri yuvarlak kesitli, dalları kırmızımtıraktır. Bitki ikinci yılında dal budak salarak odunlaşmaya başlar. Odunlaşan dallar bej rengini alır. Başlangıçta etli ve beyaz olan meyveleri olgunlaştıkça koyu mavi-siyah renge dönüşür. Dalları, yaprakları, meyvesi çok hoş kokar. Döktüğü tohumlarla kendiliğindenya da gövde çelikleriyle

ürer. Yaprağında, çiçekli dallarında, reçine, acımtırak maddeler, uçucu yağlar, meyvesinde ise bol miktarda “A” vitamini, tanen, şeker ve asit vardır. Taze yapraklar defne yaprağı gibi etli yemeklerde kullanılarak çeşni katması sağlanır. Murt/ mersin ve hambalisle ilgili şimdiye kadar kurum ve kuruluşlarca ciddi bir araştırma yapılmamış, sağlık bakımından yararları tespit edilerek toplumun hizmetine sunulmamıştır. Kaynakları taradığımızda konuyla ilgili ciddi araştırma Sn. Doç. Dr. Recai Ogur tarafından gerçekleştirilmiş. Doç. Dr. Recai Ogur “Mersin Bitkisi (Myrtus communis l.) Hakkında Bir İnceleme” adlı araştırma yazısında bitkinin tarihçesini, insan hayatındaki

yerini, önemini özellikleriyle dile getirmiş. Araştırma yaparken  bende değerli hocalarımızın yaptığı tespitlerinden alıntı yaptım.

“Antik çağlardan beri bilinen mersin bitkisi çeşitli toplumlar tarafından kullanılmış ünlü bir bitkidir. İbranilerin ‘güzel kokulu bitki bahçeleri’ adını verdikleri çok miktarda baharat bitkisinin doğal olarak yetiştiği verimli topraklara sahip vadilerinde mersin bitkisi de bulunurdu. İbraniler mersin ağacının yapraklarını çok kullanırlardı. Antik Yunanistan'da mersin bitkisi mutfakta veya tıpta kullanılmadan evvel Yunanlılar tarafından mitolojik hikâyelerini zenginleştirmede kullanılmıştır. Yunanlılar mersini; aşk, bereket ve güzellik tanrıçası olarak kabul ettikleri Afrodit'e adamışlardır. Yunanlılar ağır yemeklerden sonra sindirimi kolaylaştırmak amacıyla baharatlı şaraplar içerlerdi; mersin bitkisinden yapılan şarap zayıf midelere salık verilirdi. Galyalılar mersin bitkisini baş tacı etmişlerdir. Nane, defne ve mersin dallarından yaptıkları küçük çelenkleri taç şeklinde başlarına takarlardı.

İslâm kültüründe de mersin ağacının önemli bir yeri vardır. Nuh (a.s)  peygamberin büyük tufan sona erdikten sonra gemiden inince önce mersin ağacı diktiği rivayet edilmiştir. Ayrıca Âdem(a.s)  Peygamberin de cennetten üç şeyi yanına alarak dünyaya indiği, bunlardan birisinin dünya çiçeklerinin seyidi (iyisi, güzeli) olan mersin ağacı olduğu rivayet edilmektedir. (Diğerleri buğday ve hurmadır.)”.

Akdeniz’in özellikli maki türlerinden olan murt Adana ve Mersin’de halkla bütünleşmiş her safhasında da onunla birlikte olmuş. Yakacak olarak kullanılmasının yanında ilaç ve süsleme işlerinin vazgeçilmez bitkisi olmuştur. Çiçekçilerin olmazsa olmazlarındandır. Dalları gölgelik yapımında, (Murt dallarından yapılan gölgeliğe Çukurovalılar talvar veya hayma da der.) tak, düğün salonu, sahne, kürsü süslemede kullanılır. Özellikle çiçekçilikte önemli bir yeri vardır. Tüm çiçekçiler Adana, Kadirli,Osmaniye,Mersin, Hatay ve Antalya’dan murt dalları getirtirler. Murt dalları çiçek süslemenin önemli bir kaynağıdır. Çiçek buketleri onun dallarıyla güzelleşir. Her

çiçek alan muhakkak murtu görür ama murt olduğunu bilmez.

Murt, yaprağını dökmeyen bir maki olduğundan kış yaz yemyeşildir. Kendisi ilaç olduğundan bitki hastalıkları ona hiç tebelleş olmaz. Onun için yaprakları her zaman aynı güzelliktedir. Herkesin onu çiçekçiler vasıtasıyla görmesine rağmen ünlü olamamıştır. Akdeniz sahillerinde yaşayanlar onu çok iyi tanır. Ama Anadolu insanı bilmez. Hele hambalisi hiç tanımaz.

Murtun aşılısına hambelis, yabanisine murt denir. Her ikisi de yenir. Hambalis sözcüğü Arapçadır.Murt

mersin o türün genel adıdır. Hambelis beyaz, murt morumsu/ siyah olur. Murtun beyaz olanına da rastlanır. Murt hambelese göre daha küçüktür. Hambalis hemen hemen alıç, murtda nohut büyüklüğüne yakındır. Kendine has bir rayihası olmakla birlikte ağzı buran bir tadı vardır. Murt/hambalisin meyvesinde çok miktarda çekirdek bulunur. Çekirdekler lokma olarak boğazda durabilir.Su olmazsa nefes alma konusunda sıkıntı yaratır. Onun için murt

yerken yakınınızda bir bardak su bulunması her zaman işinizi kolaylaştırır. Murt Çukurova’da, Adana, Mersin, Hatay, Osmaniye, illerinde özellikle Adana’nın Karaisalı Kadirli  ilçesinde çok yaygındır. Karaisalı’ya bağlı köylerden birinin adının Murtçukuru olması yörede murtun çokça yetiştiğinin bir kanıtıdır. (Kaynaklar murtun İstanbul, Zonguldak, Sinop, Ordu, Trabzon, Antalya, İzmir, Muğla ve Samsun’da da yetiştiğini de söylemektedir.) Murtun Karaisalı’da yaygın olması halkın bu bitkiye özel bir değer vermesini sağlamıştır. Karaisalılara göre murt ulvidir. Onun için de yöre halkına “Murtçu” denilir. Karaisalılar bu lakaptan hiç rahatsız olmazlar.

Bilakis “Murtçu” olmak onlar için bir övünç kaynağıdır. Adana’da kişi “Karaisalı’danım” dediğinde, karşıdaki: “Haaa öyle ise Murtçusun” diyerek hemen teşhisi koyar.

Murtun yaprakları boya yapımında da kullanılır. Yapılan boya ile bez, ip ve saç boyanır. Murt yaprakları bir kazana konur. Gerekirse nar kabuğu da karıştırılır.İp ve el tezgâhlarında dokunmuş boyanacak bezler kazanda

iyice kaynatılır. Yeteri kadar kaynadıktan sonra kurutulmaya bırakılır.

Murt Çukurova’da hastalıklar için de önemli şifa kaynağıdır.Meyvesi, ishali deyim yerindeyse “kibrit gibi” keser. Fazla yenirse kabız yapar. Mide ağrıları için yaprakları kaynatılarak içilir. Aynı uygulama; mesane, akciğer iltihabı, bel soğukluğu, egzama hastalıklarının tedavisinde de kullanılır. Murtun antiseptik etkileri de vardır.

Bundan yararlanmak için yaprakları kaynatılır, buharı damıtılır.Elde edilen su vücuda sürülür. Murtun meyvesinde bol miktarda “A” vitamini bulunur. Şurup yapılarak içildiğinde görme yeteneğini artırır. Hemoroit için yaprağının usaresi zeytinyağı/gülyağı ile karıştırılır hastalık bölgesine sürülür. Yaprakları kaynatılarak içilirse varis ve bacak ağırlarına iyi gelir. Yaprak ve meyveleri mikrop öldürücü, iştah açıcı, kan dindirici, özelliğe sahiptir.

Meyvesi; kolit, barsak spazmı, gece körlüğüne, görme zayıflığına yararlıdır. Meyvesi hamken yenildiğinde

kan tükürmeyi, sirke ile yaprağı karıştırılır başa sürülürse burun kanamasını önler.Yaprağının suyuna şeker karıştırılıp içilirse mide kanamasını, bulantıyı, kusmayı engeller. Bağırsak gazlarını giderir. Kalbi kuvvetlendirir, çarpıntıyı önler. Yapraklarından demlenen çay yüksek tansiyon için önemli bir ilaçtır. Yaprakları suda bekletilip içilirse şeker hastalığına iyi gelir. Öksürük ve boğmaca hastalığının tedavisi için meyveleri yenilir. Meyvesi baş bitini önler. Yaprağının kaynatılarak elde edilen su astım tedavisinde kullanılır.

Yaprağının suyu üzüm suyu ile karıştırılıp içilirse balgam söker. Aynı uygulama solunum, idrar yolu enfeksiyonları, dizanteri, dişeti iltihapları, pamukçuk, ağız iltihapları, anjin, farenjit ve belsoğukluğuna iyi gelir. Kurutulan yapraklar dövülüp diş diplerine sürüldüğünde dişleri kuvvetlendirir. Kulak ağrıları için yaprağından demlenmiş su damlatılır. Kurutulan murt yaprağı dövülerek toz haline getirilir. Sıcağın etkisiyle oluşan pişiklerin üstüne serpilirse pişiği, koltuk altına sürülürse kokuyu önler. Yakılan yaprakların külü vücuda sürülürse tüm kötü kokuları, meyvesinin ve yaprağının suyu içilirse fazla terlemeyi önler. Bakla suyu ile yoğrulan yaprakları yüzdeki lekeleri giderir. Yaprak ve meyve haşlanır, balla karıştırılır başa sürülürse saçın ve sakalın çıkmasını sağlar.

Yağı saça sürülürse siyahlaştırır, kepeği yok eder, sivilce ve çıbanları iyileştirir. Yaprağının suyu gözdeki beyaz ve sert fazlalığı (pterijium) giderir. Karanlıkta görmeyi artırır. (Fransa'da Hava Harp Okulu'nda öğrencilerin tatlı ve reçellerine mersin karıştırılır). Kadınlardaki jinekolojik akıntılarda murt yaprağının suyu bir küvete doldurulup

içine oturulsa akıntıyı keser. Ağız ve boğaz yaraları için yaprakları kaynatılarak suyu ile gargara yapılır. “

Sayılan bu faydalarından dolayı bitkinin yaprakları her mevsimde toplanır. Havadar bir yerde kurutulur. Mikrop öldürücü özelliğini etkin kılmak amacıyla 1 tatlı kaşığı kurumuş murt yaprağı üzerine 4 bardak kaynar su dökülür. 10/15 dakika demlendikten sonra hazırlanan “infüzyon” sabah akşam birer bardak içilir. Murt yağıda aynı rahatsızlıklar için kullanılır. Yağ kullanımı 10 damladan fazla olmamalıdır. Bitkinin taze yapraklarından su buharı distilasyonu ile “mersin esansı” elde edilir. Bu esans renksiz, akıcı, özel kokuludur. Takriben 100 kg. yapraktan

300 gr. esans çıkar. “Mirtenol, sineol, terpenler” ihtiva eder. Dallarından, yapraklarından elde edilen uçucu yağ mersin esansı olarak kullanılır. İhtiva ettiği şeylerden doalyı fazla yenildiğinde uyku kaçırır, Hamile hanımların

fazla yemeleri halinde düşük  yapma ihtimali vardır bunada ayrıca dikkat edilmelidir.

Orijinal adı Myrtus communis olan bu bitki Adana, Kadirli, Andırın, İçel, Hatay ve Osmaniye, Antalya’da Murt / Hambalis olarak bilinir. Bitkinin adı literatürde mersin olarak bilinmesine rağmen bahsedilen illerde  ve ilçelerde bu isim pek geçerli değildir. Mersin denildiğinde önceki adı İçel, yeni geçmişte Mersin olarak değiştirilen

il gelir akla. Mersin adının etimolojisi hakkında da değişik rivayetler bulunmakla birlikte yaygın olanı özelliklerini anlatmaya çalıştığımız yaz kış yaprağını dökmeyen, Akdeniz iklimini çok seven, yöre insanının da murt dediği maki topluluğunun adından geldiğidir. Bu anlayış yaygın olmasına rağmen adı geçen yerleşim biriminde mersin sözcüğü bitki anlamında hiç kullanılmamaktadır. Kullanılmadığı için de “hambelis ve murt” sözcüğü türemiştir. Eğer mersin yörede meyveyi ifade etmiş olsa idi sanırım “murt” ve “hambelis” sözcükleri türemeyecekti.

Anadolu’da Akçaabat’a bağlı Mersin, Manisa Salihli’ye bağlı Mersinli beldesi, Ordu Perşembe’ye bağlı Mersinköy, Aydın Koçarlı’ya bağlı Mersinbeleni köylerinin olduğunu tespit ettik. Bu yerleşim birimlerinde Murt– Hambelis dediğimiz maki türü yetişmediğine göre adı geçen köyler, beldeler Mersin adını nereden ve nasıl aldı. Durum böyle olunca Mersin adının mersin bitkisinden geldiği fikri pek netlik kazanmıyor. Türklerin yurt tuttukları yerlere kendi adlarını verdiklerini düşünürsek Mersin adının, Mersin ya da Mersinli adında bir aşiretten kaynaklandığı fikri ağır basıyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Mersin Oğlu ve Mersinli Türkmen aşiretinden bahsetmesi, Mersin adının bir aşiret adı olduğu ihtimalini daha da güçlendiriyor. Ancak ile adını veren aşiretin bölgede kolunun olmayışı işi karıştırdığı gibi Mersinoğlu köyünün bulunduğunu iddia edenleri de çaresiz bırakıyor.

Mersin adı bir başka rivayete göre Kıbrıs Kralının Kızı Myrna’nın adından geldiği söylenir. Rivayete göre Afrodit’in lânetlediği Myrna babasına âşık olmuş ve yatağına girmiş. Kral yatağına giren kızını görünce kılıcını çekerek öldürmek istemiş. Ancak tanrılar kıza acımış babasının elinden kurtararak onu şimdiki Mersin il merkezinin bulunduğu sahile çıkarmış. Sahilde bulunan yerleşim birimi de Kıbrıs Kralının kızı “Myrna”nın adına izafeten Mersin adını almış.

Tespitlerimize göre Mersin adının nereden geldiği konusunda üç ihtimal üzerinde durulmakta. İnternet

Ödev Arşivi Com sitesinden aldığımız bilgilerde de bu üç ihtimalden söz edilmektedir. Adı geçen sitede Mersin adının nereden geldiği hususunda: “Evliya Çelebi 1670 yılında bölgemizden geçmiştir. Seyahatnâmenin bu bölümünde aynen şöyle denmektedir: ‘Kırk evli Hacı Alaittinoğlu köyünü geçerek Gerendür nehrinden sonra Mersinoğlu denilen 70 haneli bir Türkmen köyüne misafir olduk.’ Sait Uğur da kitabında ‘Mersin’e Mersin denilmesinin sebebi şimdiki Mersin şehrinin yakınlarında eskiden Mersinli adında bir aşiret varmış. Bu aşiret Türkistan’dan gelen bir aşiretmiş. Adı bu Türk Oymağından gelmiştir. Yoksa Mersin’deki mersin ağacından dolayı bu ismi almış değildir’ der. Sait Uğur bu düşüncesine, mersin nebatının bulunmadığı yerlerde de Mersin adını taşıyan mahaller bulunduğunu destek yapmaktadır.

Vital Cuınet, La Turquie D’asi Nam adlı eserinin 51. sahifesinde zamanında Mersin Zephırıum adını taşırdı

‘Bu günkü ismi, çevresinde bol miktarda bulunan murt ağacından kaynaklanmaktadır’ diyor ve ayrıca mersin kelimesinin Yunanca’da da murt anlamına geldiğini ilave ediyor. Vıctor Langlois de ‘Eski Kilikya’ isimli eserinde, Yunanca olarak yazılan diğer bir eserde Mersin adının ‘Mersin Ağaçlarından’ aldığını yazmıştır.

Osmanlı Padişahı Abdülmecit’in annesi II. Mahmut’un kadınlarından Bezmi Âlem Valide Sultan’ın da şehrin adının Mersin olmasının doğru olduğunu söylediğinden bahsedilir” deniliyor. (Bilgilerin aynı olması nedeniyle üçüncü ihtimal buraya alınmamıştır. ) Doğrusunu söylemek gerekirse Mersin adının nereden gelmesi bizim için

pek önem arz etmiyor. Önemli olan bitkinin çok faydalı olmasına rağmen yeteri kadar araştırılmadığı, özelliklerinin ve güzelliklerinin ortaya konularak tanıtılmadığıdır.

Birçok hastalıkların tedavisinde kullanılmasına rağmen ülkemizde tanınmaması çok önem arz eden bir

konudur. Onun için her çukurovalı her fırsatta bu konuyu dile getirmeli. Sn. Doç. Dr. Recai Ogur’un yazısı tüm akademik kuruluşlar tarafından değerlendirilmeli, sağlıkla ilgili tespit edilen sonuçlar en kısa zamanda uygulamaya konulmalıdır. Kaynaklarından faydalandığım, Recai oğur hocama ve Mustafa Öztürk hocamıza da bu çalışmların dan dolayı teşekkür ediyoruz tüm çukurovalılar adına bu vesileyle.

Akdeniz kıyı şeridinde bulunan Çukurova, Mersin, Antalya, Hatay, Osmaniye illerindeki üniversitelerin Ziraat Fakülteleri bu konuya behemehal el atmalı. murt/mersin/ hambalis yurt içinde, yurt dışında tanıtılmalı, meyvesinin yurt içinde ve yurt dışında pazarlanması için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır.

Evet işte böyle; Hambalis ve Murtun yada nam-ı diğer Mersinin hikayesi, bir çoğumuz okuduktan sonra eminim “vay be” diyeceksiniz, yıllardır yiyenler kendini şanslı sayacak, yemeyenler ise üzülecekler ve eminim bundan sonra Türkiyenin en iyi turpunun Kadirli'de, dünyanın en güzel kiraz Çeşitlerinden olan “Çığşar” kirazı ilçemizde yetiştiğine göre, Türkiyenin en güzel murtu/hambalisi/(mersini) neden kadirli'de yetişmesin ki. ?      Sanıyorum Kadirlide ki “Murtlu tepenin” tepesindeki murtların, Ya da andırına giderken akarca yolu üzerindeki murtların ve hambalislerin ziyaretçileri bundan böyle artacak, gözümüzde belki daha bir sevgili olacak, belkide bahçelerimizde saksılarımıza hambalis/murt/(mersin) dikeceğiz bundan sonra, kimbilir...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

---Mustafa Öztürk: İzmir Yöresindeki Myrtus Communis, L.’in Eko-fizyolojisi Hakkında Bir İnceleme,

Doktora Tezi, E.Ü. Fen Fakültesi 1970 İzmir.

---Çukurovada Yerel Siteler---Mustafa Öztürk: Mersin (Murt ) Bitkisi, www.yumuktepe.com sitesi

---İnt. Dr Recai Ogur: Mersin Bitkisi (Myrtus communis l.) Hakkında Bir İnceleme. Ocak – Şubat- Mart 1994,

Çevre Dergisi, S. 10, Ankara. ---İnternet Ödev Arşivi Com Sitesi.

---Osmanlıca Türkçe Sözlük.

---TDK sitesi

---GATA Tıp bilimleri dergisi (Ocak/Şubat/Mart 94 sayı 10)