Andırın ve Çevre

Makale

Tahsin SARIBIYIK

ANDIRIN VE ÇEVRE

Çevre, hepimizin bildiği gibi etrafımız, yani yaşanılan yerdir. Yaşanılan çevrenin doğal olması insanın yaşam kalitesinin ölçüsü kabul edilmektedir. Bu nedenle, çevrenin önemi gittikçe anlaşılmakta ve insan yaşamı için hayati önem kazanmaktadır. İnsanlar artık tercihlerini doğal olandan yana yapmaktadırlar. Öyle olunca da doğal olan her şey özellikle doğal çevre daha çok önem kazanmaktadır.

Bu nedenle çevrenin doğal kalması çalışmaların önemi de artmaktadır. Çevrenin korunması için neler yapılmalıdır? Bu soru insan beynini arayış içine sokuyor. İnsanlar doğayı korumak için çözüm aramaktadır. Bu çözümlerin başında çevre dengesini bozmamak gelmektedir. Ancak hepimiz ekolojik dengenin bozulması için el ele çalışmaktayız! Bu tüm doğayı kullanma savurganlığımızdır. Örnek olarak, suyun kullanılması, çevredeki canlıların yok edilmesi, doğal dengenin korunması için çok önemli olan göller, pınarlar gibi kaynakların yok edilmesi, ağaçların kesilmesi bunların hepsi doğal dengenin bozulması için bir basamaktır. Göletlerin yapılması da ayrıca bir doğa katliamıdır. Bu nedenle yukarda belirtilen işlerden mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekir. Ayrıca bu işleri yapanları uyarmalı ve yapmalarına engel olunmalıdır.

Andırında da doğal dengenin bozulmasına neden olacak bu tür işler yapılmaktadır. Bunları tek tek sayarak gözler önüne sermek istiyorum.

Çınar Geçidinin Su Altında Kalacak Olması

Çınar geçidi, her mevsim Andırın halkının, misafirlerin dinlendiği, rahatladığı, hoşça vakit geçirdiği doğa parçasıdır. Neredeyse her Andırınlı yazın buraya serinlemek ve dinlenmek için gelir. Elektrik üretmek için Çınar Geçidinin altında yapılacak barajın, Çınar Geçidini tümden su altında bırakacağı söyleniliyor. Baraj yüksekliği düşürülemez mi veya daha aşağılara çekilerek Çınar Geçidi kurtarılmaz mı? Vicdanı olan herkesin bunu düşünmesi ve tartışması lazım.

Sülüklü Gölün Doldurulması

Sülüklü Göl bugün Kurucaovada bulunan elektrik dağıtım sahasının altında kaldı. Bu göl küçük bir göldü. İçinde sülükler vardı. Bu sülükler insanların vücutlarında bulunan yara, sivilce gibi vücuda uymayan yerlere yapışırlar somurarak oraları temizlerlerdi. Bu gölün yakınında bir de pınar vardı. O çevrede başka su yok. En yakın su Yağmuroluğu’dur. Elektrik dağıtım sahası bu gölü kapatmayacak şekilde planlanabilir ve bu göl korunabilirdi, ama yapılmadı bu tek göl ve pınar kapatıldı, yok edildi. Sülüklü göllerinin dünyada ne kadar önemli olduğunu hepimiz duyuyor ve okuyoruz.

Karasuyun Tümden Alınması

Kahramanmaraş Belediyesinin su inşaatında çevrenin bozulduğunu gözlerinizle görebilirsiniz. Karasu gözünün bulunduğu su kaynayan yerler şimdi kupkuru duruyor. İshale hattının geçtiği karasu vadisi sağlı solu bozulmuş durumda. Halbuki, aynı dönemde Andırından geçen BTC boru hattı öylesine titiz geçirildi ki, çıkan taşları bile eski yerine konuldu. Hattın geçtiği yeri bakınca anlayamazsınız. Demek ki çevreyi korumak önce bilinçli olmaktan geçiyor.

Akgümüş Gölünün Kuruması

Akgümüş köyünde yaklaşık 1500 dönüm “Koca Göl” adıyla anılan yalnızca 3-4 ay susuz kalan göl vardı. Otlak ve yaylak için önü açılarak Körsulu ırmağına bağlandı. Bu göle bütün göçmen kuşlar iner, burada yavrulardı.  Gölde 3-4 çeşit balık türü bulunurdu. Şimdi ise göl oluşmuyor. Başta göçmen kuşlar olmak üzere hiçbir canlı uğramıyor.

Gölet Yapılması

Kanal açılarak, göleti besleyen derenin havzası kurutulmaktadır. Andırında adını bile sayamadığımız canlı türleri bu derelerde sulanır ve yaşardı. Şimdilerde kuruyan dereleri görüyor, kaybolan canlılara üzülüyoruz.

Çeşmelerin Yapılması

Dağlarda bulunan su kaynaklarının yani pınarların kapatılıp borularla başka yerlere taşınması, bunların hepsi çevre dengesini bozan işlerdir. Ormanlık alanlarda, mera ve yaylalarda, neredeyse canlıların su içeceği  pınar kalmadı. Son zamanlarda nerede bir yeşillik varsa, kepçeler ile kazılarak yer altı suyu bile çıkarılıyor. Su olmadan canlıların yaşayabilmesi mümkün mü?

Bu işler yapılmamalı mı? Hayır yapılmalı ama çevre dengesini bozmadan. Bunlar da dikkatli çalışarak, projelerde ufak değişikliklerle mümkündür. Büyük ölçekli yapıların yapılacağı yerlerin; doğal yapısı, jeolojik yapısı, incelenerek doğaya zarar vermeyecek şekilde inşa edilmelidir.

İlk yapacağımız iş Andırında yaşayanları bilinçlendirmek olmalıdır. Çevre dengesinin korunması için, eğitim çok önemlidir. Bu konuda konferanslar düzenlenmeli, diğer eğitim faaliyetleri yapılarak insanların bilgilenmesi sağlanmalıdır. Çevre ihtiyaçlardan dolayı bozuluyorsa bu ihtiyaçların çevreyi ve doğayı bozmadan karşılanması gerekir. Yakacak, barınma ve diğer ihtiyaçların karşılanması için yetkililerin ve ilgililerin gerekli planlamaları yapmaları gerekir. En önemlisi de Andırın’lılar olarak doğal çevrenin korunması ve doğal kaynakların verimli kullanılması için gerekeni yapmalıyız. Verimli kullanmalıyız, korumalıyız, korumayanları uyarmalıyız.Üzerimize düşen önlemleri almalı takipçisi olmalıyız.

Doğada bizim gibi canlıdır. Korunmak ister. Ama doğa, hele Andırın doğası biz insan oğlundan daha cömert ve anlayışlıdır. Biz doğayı ne kadar yaşatırsak o daha fazlası ile bize geri dönmektedir. Unutmayalım doğa varsa Andırın vardır.