Akıl ve Mutluluk

 


Kültür


İsmet ŞAHİN

AKIL VE MUTLULUK

Akıl nedir ve ne işe yarar? Çevrenizde akıllı olduğunu düşündüğünüz insanları hatırlayın.

Onları neden akıllı buluyorsunuz?

Zenginlikleri mi, başarıları mı, okumuşlukları mı, yazdıkları mı, saygınlıkları mı, çevrelerindeki insan sayısı mı ya da sahip oldukları güç mü?

Öyleyse, yanılıyorsunuz!

Çünkü insan hayatını anlamlı kılan zenginlik, başarı ya da saygınlık değil, mutluluktur. Kendini mutlu kılamayan akıl, akıl değildir.

Başarı, zenginlik, güç, saygınlık olmadan mutluluk olur mu diyeceğinizi tahmin edebiliyorum.

Buna cevap, İspanya krallarından Abd Er-Rahman III’ün aşağıda söyledikleri olabilir. “50 yıl boyunca zafer ve barış içerisinde hüküm sürdüm, halkımdan bağlılık, düşmanlarımdan korku, ve müttefiklerimden saygı gördüm. Zenginlik ve onur, güç ve zevk her istediğimde yanımdaydı. Hiçbir dünyalı varlık mutluluk ve saadetime engel olmaya çalışmadı. Ancak, gerçek ve saf mutluluğu yaşadığım gün sayısı iki elimin parmaklarını geçmemektedir.”

Çünkü mutluluk aslında tüm bunlar için ödediğiz bedeldir. Zengin olmak, başarıyı yakalamak, saygı görmek ve güç kazanmak için mutlu olma şansınızdan fedakarlık yapmak zorundasınız.

Başarı, zenginlik ve güç mutluluğun anahtarı değildir, fakat mutluluk başarının ta kendisidir.

Lise çağlarımda, yaz tatillerinde ailemle birlikte köyümüze ve yaylamıza giderdik. Orada yaşayan halamın çocuklarıyla dağlarda, kırlarda, traktörlerle, atlarla dolaşır, balık tutar, mısır çalar, pişirir yerdik.

O günlerden sonra hayat bizi ayırdı, üniversite, yüksek lisans, doktora, evlilik, askerlik ve iş derken aradan 25 yıl geçtikten sonra birkaç yıl önce babaannemin vefatı nedeniyle köyde tekrar kuzenlerimle görüşme fırsatım oldu. Hayatını köyde kuran kuzenimle yaptığım kısa sohbet dünyaya bakışımı değiştirdi.

Nasılsın, ne yapıyorsun, işler nasıl gibi sıradan sorulara aldığım sıradan cevaplar önemli bir ayrıntıyı fark etmeme yaradı.

Köyde kendisine iki katlı taştan, sıvasız, çinko çatılı bir ev yapmıştı. O evi öyle bir güzel anlattı ki, ben Yuvam Akarca’da oturduğum evim için asla öyle cümleler kurmam.

Yirmi dönüm tarlaya buğday ekmiş, mahsul iyi olursa “deyme keyfime” dedi. Kötü olursa alacağın ne kadar mahsül, iyi olursa ne kadar diye sordum. Verdiği cevaba şaşırdım. Mahsulün hepsi o zaman için üç yada dört milyar lira! 500 bin, hadi bir milyar onun için mutluluk anlamına geliyordu.

Henry David Thoreau “En ucuz zevkleri olan insanlar, en mutlu insanlardır” diyor.

Mutluluk hayattan bekledikleriniz ve aldıklarınızla ilgilidir. Büyük beklentiler büyük çabalar ve büyük hayal kırıklıkları yaratmaktadır. Beklentilerimiz, yeteneklerimiz ve şartlarımız arasında bir denge kurmalıyız hatta daha mutlu olmak istiyorsak bu dengeden çıkan sonuçtan daha az şey beklemeliyiz.

Edward de Bono “Mutluluk ya da mutsuzluk yeteneklerimizle beklentilerimiz arasındaki farkta yatmaktadır” demektedir.

Ancak, oluşmuş beklentilerden geri dönüş yoktur. Yani, yaşadığımız medeni hayatta (!) oluşturduğumuz beklentilerden geri dönemeyebiliriz.

Yine de siz akıllı olun ve elinizden geleni yapın. James Oppenheim “En aptal insanlar mutluluğu uzaklarda arayan insanlardır, en akıllılar ise onu ayaklarının dibinde yetiştirenlerdir” demektedir.

Gelin akıllı olalım ve medeniyeti Avrupa Birliğinde aramak yerine, kendi ülkemizde kendi şartlarımızda geliştirelim. Çünkü ithal medeniyetin bizim için görünen yüzü mutsuzluktur.