Halk Aşığı Karacoğlan Nereli
Araştırma
Mehmet TEMİZ
HALK AŞIĞI KARACOĞLAN NERELİ
1973 yılında Kahramanmaraş Öğretmen Okulunda talebe iken oğlum Mehmet ve kızım Medine Ergün’ün Türkçe derslerinde Türkçe öğretmenleri Karacoğlan ile ilgili Maraş tarihinden alınan kompozisyon yazdırmıştı. İşte o zaman merakım gereği kaleme alıp yazmıştım.
Maraş tarihinde anlatılan bilgi şöyleydi. Karacaoğlan 16–17. yüzyıllarda Maraş’ın sancak olup Halebe bağlı iken şimdi Osmaniye iline bağlıu bulunan bahçe ilçesi Maraş’a bağlı imiş. Bahçe ilçesine bağlı halk arasında söylenen DÜLDÜL dağının ardında Farsak köyünden Sail oğullarından Karacaoğlan oranın saz çalıp türkü söyleyen kişilere imrenerek 10–15 yaşlarında, bir saz bulup çalıp söylemeye başlar bu durumu sevda ile devam ettirir. Ve geliştirir. Bu sırada askerlik de gelip çatar. Saz çalıp türkü söyleme sevdasından askerlikten kaçar. Askere gitmez sağdan soldan derler ki o zamanın ünlü belerinden Zülkadiroğlu Maraş beyine git oda âşıklığına alınmanı teklif et derler. Bunu kafasına koyar Maraş beyi Zülfikaroğluna varır beni oda âşıklığına alır mısın der. Bey der ki, seni tanımıyorum şurada bir çal söyle bakalım da ondan sonra düşünürüm der. Hemen Karacaoğlan sazını kucağına alır. Durum beyin hoşuna gider. Karacaoğlanı oda aşıklığını kabul eder.
Zülfikaroğlu beyin sarayında epeyce kalır. Beyin yetişkin güzel kızı Karacaoğlan’a aşık olur. Bir gün Karacaoğlana yaklaşarak ben sana aşığım der beni babamdan iste der. Karacaoğlan “ben bir aşığım sen ise bey kızısın baban seni bana vermez beni de buradan kovdurur. Kız o zaman beni kaçır der. Karacaoğlan onu da yapamam o zaman baban seni de beni de öldürür. Fakat kız peşini bırakmayınca oradan kendi kaçar Yörük aydınlı aşiretlerine katılır. Orada izini kaybettirerek yaşamını sürdürür. Hayatta Elif adında bir kız ile evlenir. Ondan da ayrılır. Feleğe kahreder bir daha da evlenmez.
Bazı türkülerinden anlaşıldığına göre yaş 65–70 ine erer. Bir bahar ayında yaylaya erken göçen bir Yörük ile kendi de berarber gider Yörük Binboğa dağlarının eteğine bir yere konar Karacaoğlan gezerken dağı seyrettiği zaman dağın başında uzun uzun yatan karı görünce duygulanır. Dağa dönerek aşağıdaki türküyü dağa hitaben söyler
Başında namlı namlı karın var
Seni yaylamanın zamanı dağlar
Mecalim mi var ki çıkam başına
Kalmadı takatim amanın dağlar
Yağmur yağar yeşil çimen bitirir
Yel estikçe rahyasını getirir
Sarıçiçek safran kurmuş oturur
Çimeni laliye karışmış dağlar
Yaz gelince eller çevrilir konar
Güzeller içer suyundan kanar
Altun küpe kulata mum gibi yanar
Gördükçe artıyor günahım dağlar
Aşağıdaki bilgi kadastro teknisyeni Mustafa Aksoy tarafından yazılmıştır. Düziçi ilçesine bağlı farsak köyünün 2005 yılında kadastro tespiti yaparken bu köyün K.Maraş Türkoğlu sınırında bitişik olan farsak köyünün yaylası Dorak kullanılan ve Hodu Kebir adıyla anılan yerde Karacaoğlana ait anıt mezar bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu köyde yaşayan bazı ailelerde soy isimlerinin Sail oldukları görülmüştür.