Sofra
Deneme
Mehmet TEMİZ
SOFRA
Sofra deyince akla neler neler gelir. Sofranın bizdeki adı berekettir. Bolluktur. Paylaşmaktır. Bölüşmektir. Üleşmektir.
Sofrada yaşanan/aranan yiyecek zenginliği değil gönül zenginliğidir. Olanı bölüşmektir asıl olan. Bir bazlama olsa bile. Bir tas ayran olsa bile.
Sofraya eskiden gök muştusu derlermiş. Yani sofraya gelenlerin gökten indiğine inanılırmış. Hz. Musa kavmine inen sofralar gibi. İnancımıza göre nimetlerin sahibi yüce yaratan. Yemekler yerden bitenden yapılsa da rızık olarak nasip olduğu inancına dayanır.
Gelin bir sofra tadında sofraya konuk olalım.
Evvela sofranın adabı erkânı var. Yani edebi düzeni. Medeniyetimizde sofra serili her mekânda adabına uyulur. Buna sofra terbiyesi denir. Ahilik geleneğinde sofra, başka ifade ile yemek yeme/oturma kuralları öylesine ayrıntılı yaşatılmış ki, saymayla bitmez. Kırşehir yöresi ahilikte esnaf çırağının uyacağı sofra kuralları 256 olduğu bulunmuştur. Bırakın esnaflığı, hanelerde, ağa/paşa konakları, düğünler, bayramlar, ikramlar gibi nerde sofra sofra seriliyorsa oraya özgü kuralları konmuştur. Hatta yöreye göre kurallar konur. Topluma göre, gruplara göre kullar var. Birde en belirgin sofra kurallarını şehir, kasaba ve köylü köylerde görülür. Belki ondandır köylüler en çok şehir sofralarında zorlanırlar. Zira usul adab bilek ayrı, tatbik etmek daha ayrıdır.
Biz tarihten beni cömert, paylaşan, yediren, içiren bir medeniyetin milletiyiz. Tarihten beri Türkler misafir perverlikleriyle anılır. Bunu anlatan en güzel sözümüz “sofrası yerde olmak” tır. Yani yere serilen sofra her zaman açık olur, kalkmaz. Misafirler gelir ikramlar sürekli yapılır. Hakikaten misafire evde olsa, dışarıda da olsa yedirmeyi, içirmeyi, ikramı esirgemeyiz. Konuklar da kilo aldıkları latifesini yaparlar.
Hanelerde sofraları evin hanımları kurar. Anneler ocak başlarından, misafire ikram/yemek hazırlamaktan başını kaldıramazlar. Ondan dolayı misafirlerin evin ikramı karşısında “oturulan sofraya bıçak vurulmaz/ihanet edilmez” atasözü söylenmiştir. Kimin sofrasına oturulmuşsa sadakat gösterilmelidir. Oturulan sofra küçümsenemez. “Misafir umduğunu değil bulduğunu yer” cümlesi sofra bereket sembolüdür. “Misafir eve gelirken on rızık getirir, birini yer dokusunu bırakır” inancı doğru kabul edilmektedir. Hatta eve/haneye gelen misafirleri içinde mutlaka Hızır bulurmuş. Hızır giren evden de huzur eksik olmaz.
Sofra oturmanın adabı, erkânı Anadolu Kültürünün en direnen kültür yanıdır. Hala Anadolu’da, hanelerde gelenek halinde yaşamaktadır. Aile fertlerinden kendiliğinden aktarıla gelmektedir. Sofra adabının bazılarına bakalım.
- Eller yıkanır
- Diz çömülür/bağdaş kurulur (yer sofrasına)
- Besmele çekilir
- Önce büyükler oturur
- Büyükler başlamadan başlanmaz
- Önüne bakılır
- Konuşulmaz
- Sağ elle kaşık tutulur
- Tabağın kendi tarafından alınır
10. Ses çıkarmadan yenir
11. Elle yenmez
12. Tabakta artık bırakılmaz
13. Doymadan kalkılır
14. Yemek sonunda dua edilir (içinden veya toplu)
Sofra adabı sofranın konuluşuna, yerine, zamanına ve yöreye göre değişir. Okuma yazma bilmeyen bir Anadolu insanı bile yüzlerce sofra adabı sayabilir. Buda yemek kültürünün zenginliğini anlatır.
Bir yandan sofra kültürü yaşıyor diye sevinirken öte yandan kültür yozlaşmasına da üzülüyoruz. Baktığımızda sofranın başına gelmeyen kalmadı.
- Sofra yerlere serilirdi. Buna yer sofrası denirdi. Temiz bir yere sofra bezi serilir, etrafına oturulurdu
- Kasaba, şehirlerde ahşaptan ayaklı/tahta sofra kullanılır oldu
- Sonra masa icat oldu. Sofraların kurulduğu yemek masaları etrafına sandalye konarak kullanılmaya başlandı. Sandalyesi olmayan hanelerde divan önüne konuldu
- Yemek masası ve sandalyesi Anadolu’nun en ücra yerlerine, hanelerine girdi
- Yemek masası yerini sehpalar alıyor. Sehpa üzerine konan tekli tabaklarda sofra yerine geçiyor
- Sofra böylesi kültür değişimi yaşarken/yemek dolu tabaklarda değişime uğradı. Önce bir tabaktan ortak yenirken, kişi başına/her yemek çeşidi için tabaklar geldi. Sonra bir tabağa bütün çeşitler konur oldu
- Kaşıklarda öyle. Çömçe, tahta kaşık, metal kaşıklar çeşit çeşit iken naylon plastiği çıktı
- Tabaklarda öyle. Bakır tabaklar, tepsiler, alüminyuma, çeşitli metallere, plastiğe, seramiğe dönüyor. Toplu yemeklerde plastik ve benzerleri çoğalıyor
Sofra kültürünün zenginliği sofra çeşitlerine dayanır. Sofralar evvela yere, zamana, mekâna göre çeşitlenir. Yerleşim yerleri olan köy, kasaba, şehir hanelerine göre de ayrılır.
Çukurova yörelerinde kurulan sofra çeşitleri yaşayarak canlılığını korumaktadır. Bakalım
- Aile sofraları. Hanelerde/evlerde kurulan sofralar. Köy evlerinde hala yere sofra serilir. Aile üyeleri bir araya gelir. Önceleri üç öğün kurulan sofralar ancak akşam kurulabiliyor. Mutfaklarda kurulur.
- Misafire kurulan sofralar evlerin misafir odalarına kurulur. Süsleme yapılır, özenilir, sofranın bütün incelikleri sergilenir.
- Düğün sofraları her yöreye özgü düğün sofraları vardır. Çukurova’da da düğün sofraları uzun yer sofraları serilirken artık masalarda sunulmaktadır.
- Bayram sofraları. Bayramlarda toplu yemekler sunulur. Tıpkı düğün yemekleri gibi. Son zamanlarda kalkıyor.
- Cenaze sofraları düğün sofralarına benzer.
- Bağ, bahçe, tarla sofraları. Çalışanların azıkları serilir, bereketli, tadına doyulmaz olur.
- Harman sofraları. Bir zamanlar harmanlar vardı. Bir arada bağdaş kurulur yerde sofralar serilirdi. Katık, ekmek ne varsa paylaşılırdı.
Sofra elimizde kalan hala yaşayan kültürümüzdür. Her yörenin/bölgenin yeme-içme kültürünün bir parçası olarak sofralarımız hala zengindir. Üstelik göçle beraber büyüyen şehirlerde kültürler kaynaşmış, yemek/sofra kültürü de her yere girmiştir. Kentlerde giderek birbirine benzerken sofra kültürü de özgün olmaktan çıkmaktadır. Yinede kendini farklı tanıtanlar, ait olduğu kültürün sofrası ile kendisi ispata çalışmaktadır.
Not: Bu araştırmayı okuyunca sofralardan çok az bahsetmiş. Daha neler var neler diyebilirsiniz. Öyleyse erinmeden yazmak, nesiller ile paylaşmalısınız.