Ağıtlar

Ağıtlar, ta orta asyadan Anadoluya, Ordan da gönül coğrafyamıza yayılan, yaşayan, yaşatılan sözlü geleneğin en önemli yanıdır. Sözlü gelenek öylesine zengindir ki, bir yanda bilge insanların ilham veren vecizli söz ustaları, bir yanda aşık ozan kuşağı ,bir yanda söz söyleme ustası sad yaşayan insanlar. Hepsi sözlü gelenekten beslenirler, yaşar, yaşatır. Hepsi kültür hazinemizdir.

Nasıl aşıklar, ozanlar sazıyla sözüyle çalar söylerler ise, ölüm gibi acılı hallerde geçeni anlatan, ona dair duyguları dile getiren, içinde dil, gelenek, kültür, değer, toplum, tarih bilgilerini de kapsayan geçen üzerine ağıtlar söylenir. Ağıtları kadınlar yakar. Destanları erkek ozanlar söyler. Ağıtlar söylenmekle kalmaz. Dilden dile yayılır, anonim hale gelir. Halk arasında bilinen, söylenen ağıtlar araştırmacılar tarafından derlenmektedir.

Eğitimci araştırmacı, şair, yazar, İsmail Arslan, Toroslar ve Çukurova sözlü kültürünün en yoğunlaştığı Andırın coğrafyasında ağıtları sahadan birebir derleyerek, kaydederek esere dönüştürüyor.

Kitapta yalnızca ağıtlar yer almaz. Aynı topraklardan beslenen taşlamalar, destanlar, koşmalar, güzellemeler, maniler de kitabın öteki bölümlerini oluşturur. Kitap, İsmail Arslanın hayatı boyunca hazırladığı çalışmaların ürünü. Ömürlük kitap diyebilirz.

Kitabın önsözü Andırın tarih, coğrafya, insan, toplum, kültür, değerleri üzerine uzun bir değerlendirmeyi kapsar. Yazar biliyor ki, kültür ürünleri, onu besleyen çevrenin, ortamın tarihin, toplumun eseridir. Andırını tanımadan hemen ağıtlara dalmak, tam kavramımızı engeller.

Kitap aslında anonim bir çalışmadır. Pek çok derlemecinin bizzat kaynağından kaydettiği bilgilere dayanır. Arslan, sanatkar titizliği ile ele alır işler. Adeta nakış nakış işler. Aslında Andırın ağıtları Çukurova bölgesinin ağıtlarıdır. O yüzden bölge insanına tanıdık gelir. Geçmişinin izlerini bulur.

Andırın ağıtları eski Türk geleneğinin yani sözlü halk edebiyatı çizgisinin devamıdır. Andırının göç yolu üzerinde oluşu, konar/göçerlerin geçişi, pek çok kültür ve ağızların buluşmasına çanak olur. havza, diliyle, ağzıyla, sözlü geleneği ile coğrafyanın Andırın ağıtlarının folklorik, tarihsel, toplumsal, kültürel zenginliği vardır. Yani ağıtlar dünüyle, yaşanmışlıkları ile toplumun ta kendisidir. İsmail Arslan bunu yakalamış okuyucuya sunmuştur.

Kitap, sözlü halk edebiyat kaynakları olan taslama, destan, güzelleme, mani gibi kültür damarlarını işler besleyen bu damarlar, kültürü söyleyeni bilinen veya bilinmeyen ile hepimizin ortak malıdır.

Andırın ağıtları bir hazine avcılarını bekliyor. İsmail Arslan gibi.