Artistler Kahvehanesi

Yazar Hüsnü KARCI; Yeşilçam olarak bilinen Erol Durak Sokak’ta, ekmeğinin ve kendini ispat etmenin peşinde olan bir avuç insanının hayata tutunma mücadelesini, en gerçek hâlleriyle anlatılıyor.

KİTABIN ÖZETİ
Evini, ocağını şöhret olma uğruna terk eden Cemal, İstiklal Caddesi’ndeki ‘Sinemacılar Sokağı’na gelir. Burada kendisi gibi, uzun vadede ünlü olma, kısa vadede çorba parasını çıkarma gayesini taşıyan hayal işçileriyle tanışır. Figüranlar keşfedilmeyi beklerken, bir yandan çıkan işlere sevinir; diğer taraftan birbirlerini oldukça kıskanırlar. “Dadaşın Yeri” namıyla anılan küçük kahvehanede, abartılı film anıları, çayın yanına katık edilir. Bu civarda bulunan diğer mekânlarda da kimi ünlü aktörler, artistler, yönetmenler, kameramanlar, asistanlar, sinemayı kenardan gözlemleyen sosyetik meraklılar eğleşir. Velhasıl, tüm sinema çalışanları bu canlı mekânlarda soluklanır, iş bekler, iş bağlantıları kurar, bu sokaktan ekmek yer, bu sokakta nefes alırlar. Burada Cemal, komik üslubuyla çevresince sevilen, konuşkan ve sevecen bir tip olan Temel; ünlü bir aktöre karıştırılabilecek kadar benzeyen, bu özelliğiyle kendisine rakip atfettiği Hasan; çizgi roman karakterlerinden birine benzeyen, sakin duruşlu, atletik yapılı, kendine daha yakın bulduğu Mehmet ve gece kulüplerinde, pavyonlarda birkaç basit sihirbazlık numarası yaparak hayatını kazanan, ayrıca kendisinden hiç hazzetmediği ‘Top Sakal’ Fahri ile tanışır.  Hasan pavyon şarkıcısı olan Nükhet ile yaşamaktadır. Kahve eşrafınca, kadın parası yediği düşünülür ve kınanır. Kahve önünde bekleşen çocuklar tarafından sıklıkla ünlü bir oyuncuya benzetilir. Gördüğü ilgi hoşuna gitse dahi, öykündüğü hayatı yaşayamamanın öfkesini de taşır. Temel de Karadenizli bir türkücüye benzetilir. Her oyuncunun bir ünlüye benzetilme isteğinin arka planında, kaderlerinin benzemesinin umudu yatmaktadır aslında. Hasan kendisine rakip olabileceğini düşündüğü Cemal’i içten içe kıskanmaktadır. Kendini iyi hissetmek adına uydurduğu başarı hikâyeleri de Cemal üzerinde aynı tesiri yapar.

Hoşlandığı bir kadın, daha tanıştıkları ilk gün, Cemal’in tüm parasını, istediği ayakkabıları aldırmak için harcatır. Aynı günün akşamı ise, eski âşığı ile bir olarak, götürdükleri pavyonda terk edip, hesabı üzerine yıkarak, afili bir dayak yemesine neden olurlar. Bu aynı zamanda, Cemal’in İstanbul serüveninde aldığı ilk darbedir. Cemal aldığı figüranlık işlerinde sivrilmek ve öne çıkmak adına göze batan hareketlerde bulunur. Yönetmenden yediği zılgıtla tüm moralinin bozulduğu bir sırada karşısına çıkan Aysel ile muhabbetleri ilerler. İlişkinin ilerlemesiyle Aysel, aşkı uğruna eşi ve oğlunu terk eder. Yaşça büyük olmasına rağmen, karşısındaki oyuncu bayanlardan kıskanacak derecede bağlanır Cemal’e. Kıskançlık krizleri ile Cemal’in işini baltalar.

Yeşilçam’da, bir umutla çaldıkları her kapı yüzlerine kapanır acımasızca. Yılmadan ettikleri mücadelenin sonunda Cemal bir köy filminde oynaması için başrol teklifi alır. Sadece isim yapmak adına para almadan oynamayı dahi kabul etmiştir. Çekimler için gittikleri köyde ilgi ve alaka ile karşılaşır; köy eşrafınca en iyi şekilde ağırlanırlar. Cemal başrol oyuncusu olarak bulunduğu yerde, geldiği yeri unutmuşçasına yabancılaşmıştır. Ne yazık ki bu mutluluk da diğerleri gibi kısa vadelidir. Dolandırıcı olan yapımcının esas gayesi, köy halkının paralarını çalmaktır. Planlarını gerçekleştirdikleri gecenin sabahında, arkada bıraktıkları Cemal ve rol arkadaşları, tüm köylünün hışmına uğrar.

Cemal, on yıllık sinema serüveninde, kurtlar sofrasından pay alamayan kurdun durumuna düşmüştür. Düşlerini gerçekleştirememenin burukluğunu yaşar. Su gibi akıp giden yıllar içerisinde yaşı da epey ilerlemiştir. Bu yaştan sonra, macerayı göze alacak durumda değildir artık. Yeni bir iş, yeni bir hayat kurmayı aklından geçirir. Bu kararını, acı tatlı anıları birlikte yaşadığı arkadaşlarına açar. Onlar da Cemal’in kararına saygı duyarlar. Kendileri için de böyle bir sonun olabileceğini, bu vesile ile düşünür ve Cemal’in şahsında gelecek adına, kendilerini de teselli etmekten geri kalmazlar. Cemal’in memleketine gitmek üzere anılarını kazıdığı Dadaş’ın kahvehanesine veda edişi, bayağı hüzünlü olur.  Hasan’ın, Temel’in, Mehmet’in, Fahri’nin gözleri nemlenir. Bir hayalin gerçekleşememesinin ve bu uğurda çekilen acıların sızısı eşliğinde Cemal, Yeşilçam’la, sinemayla, artist olma hayaliyle, yani umutlarıyla vedalaşır.