İbrahim Ergün

Söyleşi: Hüsnü KARCI-Remzi ÇINKIR


Andırın’a hizmetleriniz var. İlk göreve nerede ve hangi tarihte başladınız?

İlk memuriyetime 1964 yılında tahsildar olarak ‘Özel İdare Müdürlüğü’nde başladım. Orada, üç sene tahsildarlık yaptım. Dört sene masa memurluğu yaptım. 1973 de İl Özel İdare Müdürlüğü’ne, il makamınca ‘resen’ atandım.


Özel İdare Müdürlüğü’nün yanı sıra Geben Belediye Başkanlığı da yaptınız. Hangi tarihlerde bu görevi icra ettiniz?

1980 yılında, askeri darbe olunca, seçilenler görevden alındı. Benim de dosyam incelenmiş, Vali tarafından, Geben Belediye Başkanlığı’na atandığımı söylediler. Ben de, 4 Ekim 1980’de gittim, görevime başladım. 1983’ün Ekim Ayı’na kadar Belediye Başkanlığımı başarıyla devam ettirdim.


Geben Belediye Başkanlığı döneminizde, Geben’e ne gibi hizmetler yaptınız?

Geben’de cadde açtım. Caddenin kenarlarına çınarlar diktim. Mezarlıkları çevirttim. İmar planını yaptırdım. Mahallelerin ara sokaklarını genişlettim.

Hulasa, bir çok hizmetlerim oldu.


Geben Belediye Başkanlığı döneminiz sona erdiğinde, Özel İdare’ye geri döndünüz. Emekli oluncaya kadar ki süre içerisinde başka ne gibi hizmetleriniz oldu?

Emekli oluncaya kadar su develosyon işleri, yol, köprüler ve buna benzer hizmetler. Okullar bize bağlıydı, okulların ihalelerini yapmak gibi birçok işlerimiz oldu.


İlçemizde yapmış olduğunuz hizmetlerden hangilerini örnek olarak verebilirsiniz?

Mesela; Özel İdare binası ve şimdiki yüksek okul binası. O zamanlar saygınlığım vardı... Ondan sonra 1992’ de emekli oldum.


Emeklilik tarihinden bu yana geçen süre içerisinde ne yapıyorsunuz? Varsa, uğraşılarınızdan bahseder misiniz?

Şunu önce belirtmek isterim: 1992 yılına kadar Özel İdare Müdürlüğünü sürdürdüğümden bahsetmiştim; Özel İdare Müdürlüğünü başarıyla yürütmemin gereği olarak bana bir ‘teşekkürname’; iki de ‘takdirnameyle’  taltif edildim! Emekli olduktan sonra ailece Kadirli’ye yerleşme kararı aldık ve Kadirli’ye yerleştik. Orada hayatımı sürdürmeye devam edeceğim. Kış aylarında Kadirli’de, yaz aylarında Andırın’da…


Uzun süre Kamu Hizmetinde bulundunuz. Andırın Yerelinde ‘Yayla Turizmi’ hakkında  görüş ve önerileriniz var mıdır? Yaylacılığın konuşlanması hususunda  ‘imar planı’ yapılması gerekli mi?

İmar Planı konusunda Belediye Başkanıyla bir görüşme yapmayı düşünüyorum. Mücavir Alanların acaba imar planına alma yeterliliği var mı, yok mu?.. Yoksa, yeniden imar planı yapılmasını teklif edeceğim belediyeye.

Mesela, Kesik; burası’ mücavir alan’ durumunda, mahalleye alındı mı, alınmadı mı? Alınmadıysa, muhakkak alınması zorunludur!


Andırın’da II.si düzenlenen “Doğa ve Yayla Şenliği” hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Fevkalade oldu. Hiç görünmemiş bir etkinlik oldu. Ben onunla ilgili bir şiir yazdım; bir de yazım var… Bu şenliğin devam etmesini diliyorum. Ve Sayın Kaymakamımıza, Belediye Başkanımıza bu konuda görev düştüğünü düşünüyorum.


Sizin şair yönünüz de var?

Bu sene 4-5 aydır duygu yoğunluğu yaşıyorum. Birkaç şiir yazdım...


Eskiden Köylü vatandaşlar “tahsildar geliyor” denince, koyununu-keçisini tahsildarlardan  saklarlardı?

Ben, o dönemi yaşamadım. Size şöyle bir anımı anlatmak isterim. Ben tahsildar memuriyetimden dolayı dönemin Valisi Necmettin Karaduman’dan takdirname aldım. Bir gün Rifatiye Köyü’nde Mustafa Çavuş isminde bir adamın evine misafir oldum. Mustafa Çavuş belli başlı bir adamdı. Bana dedi ki: “ Yahu İbrahim Bey, sizden önceki tahsildarlar gelmeden üç gün önce haber verirlerdi, bir davar keserdik… Sen ise bize haber vermeden geldin” dedi. Ben de; “ben o tahsildarlardan değilim” dedim. Mustafa Çavuş; “Bir de” dedi, “Nuri isminde bir tahsildar vardı” dedi, “O, üç gün önce haber göndermiş, ‘bana’ dedi,’ misafir olacağım,’ demiş dedi. ‘Davar kessin’ dedi. ‘Davarı kesince, eti yanına koysun, ve ateşi yaksın, köz olsun’ dedi. Efendim, ‘çamanı etti attı…etti attı…Ondan sonra da yedi…yedi…yedi… Sabaha kadar sığınamaz oldu!..’ dedi.

“Ben, o tahsildarlardan değilim, kusura bakma” dedim.

Babamın, ‘tahsildar geliyor’ deyince, evden kaçtığını bilirim!..

Fakat, dönem bitti tabi, 1950’den sonra. Her şey rahatlığa kavuştu.


Özel olacak ama, ‘aile’ yaşamınızdan bahseder misiniz?

1950’nin birinci ayında ‘öksüzler’ ailesinden Zeliha Ergün’le evlendim. Üç kız, üç oğlum oldu. Bunlardan bir kısmını okuttuk; okutamadıklarımız ise belli başlı bir iş sahibi oldular. İyi bir hayat sürdürüyorduk... 19 Temmuz 2008’de oğlumun birini kaybettim!

 

Andırın Gelişim Platformu ve Tirşik Dergisi  adına, Hakkın Rahmetine  Kavuşan ‘oğlunuz’ için Allahtan rahmet, kalanlara sağlık ve metanet diliyoruz.

‘Su Rejimi’ konusunda bir düşünceniz var mı? Yaylacılar gerek ‘akarlardan’,  gerekse ‘çakma’ yöntemiyle kuyulardan elde ettikleri su kaynaklarını, başka canlıların yaşam haklarına hiçe sayarak düşüncesizce - sorumsuzca tasarruflarına almaktadırlar. Bu lüksü kendilerinde görme cesaretini nasıl bulabiliyorlar? Birkaç yıl içerisinde birçok su kaynağının kuruyacağı hesabı yapılmakta. Yaptıkları işler yasal mıdır, yoksa yasal boşluklardan mı istifade ediyorlar?


Aslında o konuyla ilgili düşüncelerim var… Yasal bir düzenlemenin olması gerektiği kanaatindeyim.


Mevcut yasalar yeterli değil mi?

Bu konu, Mülki Amirleri’nin görevidir aslında. Eğer, duyarlı olabilirlerse, bu konuda karar alabilirler. Meclis karar alabilir. Yasal boşluğu da bir şekilde doldurmuş olabilir. O kararı valiler ‘İl Genel Meclisi’ne; biliyorsunuz İl Genel Meclisi ikinci bir meclis olur. Karar alır. O kararı da mahkemeye verir, mahkeme kararı da sizin arz ettiğiniz konuları gündeme alır. Ve bu bozuk düzen de intizama sokulmuş olur. Altunboğa’dan  Çokak’a kadar hep yapılaşma olmuş.

Yeterli değil, mevcut yasalar! Herkes istediği yerden, istediği suyu getiriyor ve kaynaklar bitiyor, su da israf oluyor…

Var. Malum, Andırın Yayla Turizmi’ne elverişli bir bölge... Bu hususta yazı da (bülten halinde) hazırladım.

Ve Kadirli-Andırın-Göksun yolunun yapılması hususunda ve ‘Kışla Bahçesi’nin yeniden düzenlenmesine ve su altında kalacak olan ‘Çınar Geçidi Turizm Alanı’nın yeniden münasip bir şekilde düzenlenmesi hususunu bir bülten şeklinde hazırladım.

Andırınımızın ve Andırın’la ilgili dergimizin yaşamasını ve bunu yaşatanlara; en başta Sayın Ahmet Narinoğlu Beye çok çok saygılarımı sunuyorum. Temsilcilerine ve şu an burada bulunan Hüsnü Karcı Beye teşekkür ediyorum.

Tirşik Dergisi,  Andırın’a önemli hizmetlerde bulunmuş bir bürokrat olan İbrahim Ergün’ün düne ve bu güne dair  engin tecrübe ve görüşlerini bizlere aktararak; okuyucularımızla paylaştığı için  teşekkür ediyor; kendisine ve ailesine uzun ömürler, sağlık  ve mutluluklar diliyoruz…

Galeri


İbrahim Ergün